Yine Bir Salgın, Yeni Bir Salgın

Arus Yumul

Öz: Dünya tarihi bir anlamda çok sayıda can kayıplarına neden olan salgınların da tarihidir. Aşıların ve diğer bilimsel, tıbbi ve teknolojik müdahale ve inovasyonların sağladığı tüm olumlu değişiklik ve ilerlemelere rağmen tarihsel tanıklıklar gösteriyor ki en azından iki bin beş yüz yıldır salgınlar ve ölüm karşısında insanın savunmasızlığı, çaresizliği, hastalık ve ölümle başa çıkma yolları ve -kişiden kişiye farklılık gösterse de- temel tepkileri değişmemektedir. Bu makale, tarihteki salgınlardan Atina Salgını (M.Ö. 430), Justiniyanus Veba Salgını (541-542), Kara Ölüm (1347-1351) veya Büyük Veba Salgını ve onunla bağlantılı olduğu düşünülen Büyük Londra Salgını (1665-1666), Fas Veba Salgını (1799) ve İspanyol Gribini (1918-1920) ilk elden ve yaşayanların tanıklıklarından yola çıkarak ele alıyor. Sonuçta, farklı dönem ve farklı şartlarda yaşanan bu salgınların benzer davranış kalıplarına yol açtığını gösteriyor.

Anahtar kelimeler: Salgın, Edebiyat, Tepkiler, Önlemler, Ölüm

Another Outbreak, A New Outbreak

Abstract: In a sense, the world history is also the history of epidemics and pandemics that have caused huge numbers of deaths. Regardless of all positive advances brought about by vaccines and other scientific, medical and technological interventions and innovations, historical testimonies demonstrate that human vulnerability, despair and ways of dealing with disease and death, and – although they differ from one person to another- basic human reactions in the face of epidemics and death have not greatly changed for at least two thousand and five hundred years. This article deals with the testimonies of first-hand witnesses of the Athenian Plague (B.C.E. 430); Justinian Plague (541-542); Black Death, or the Great Plague (1347-1351); the Great Plague of London (1665-1666); the Plague of Morocco (1799), and the Spanish Flu (1918-1920). It shows that epidemics occurring in different times and under different conditions, by and large, lead to similar and comparable behaviour patterns.

Keywords: Epidemic, Literature, Responses, Precautions, Death

Arus Yumul
DOI: 10.29224/insanveinsan.868845
Yıl 8, Sayı 28, Bahar 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

728 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Yıkıma Doğru Bir İmparatorluğun Salgınlarla İmtihanı: II. Meşrutiyet Dönemi Örneği

M. Emin Çayci / Abidin Çevik

Öz: Osmanlı Devleti’nin son dönemi ekonomik krizler, savaşlar ve iç karışıklıklarla geçmiş, bunun yanı sıra salgın hastalıklarla da mücadele edilmiştir. İran ve Kafkasya üzerinden gelen ticaret yolları, kutsal topraklardan dönen ziyaretçiler, Antalya, İstanbul, İzmir ve Trabzon gibi liman kentlerine gelen gemiler, hastalıkların yayılmasında etkili olmuştur. Salgınların önlenmesinde karantina uygulaması, sınırların kapatılması, hijyen önlemleri gibi yöntemler kullanılmıştır. Tıbbi imkânlar ve genel ekonomik manzara mücadelenin sağlıklı yapılmasını engellemiştir. Farklı yöntemlerle sürdürülen mücadele, basında ve siyasal düzlemde çeşitli eleştirilere uğruyordu. Alınan önlemler eğitim, ulaşım ve ticaret gibi alanlarda aksamalara neden oluyor, bu durum eleştirilere yol açıyordu. Osmanlı arşiv belgelerinin ana kaynak olarak kullanıldığı bu çalışmada, II. Meşrutiyet dönemi salgınları ile yerel ve merkezi yönetimlerin aldığı önlemler anlatılmaya çalışılmıştır. Osmanlı arşiv belgelerinin temel kaynak olarak kullanıldığı bu çalışmada, II. Meşrutiyet dönemi salgınlarının toplumsal etkilerini, yerel ve merkezi yönetimin aldığı tedbirler anlatılmaya çalışılmıştır.

Anahtar kelimeler:
Anahtar kelimeler: Salgın hastalıklar, Kolera, Veba, II. Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu

The Challenge of Epidemics of an Empire towards Collapse: An Example of the Second Constitution Era

Abstract: The last period of the Ottoman Empire was full of economic crises, wars and internal turmoil, and epidemic diseases were also fought. Trade routes coming through Iran and the Caucasus, returning visitors from the holy lands, ships coming to port cities such as Antalya, Istanbul, Izmir and Trabzon have been effective in the spread of the diseases. In such epidemics, methods such as quarantine application, closing borders and hygiene measures were used to prevent the spread. Medical facilities and general economic situation prevented the struggle to be carried out properly. The struggle, which was carried out with different methods, was criticized in the press and at the political level. The measures taken caused problems in areas such as education, transportation and trade, which led to criticism. In this study Ottoman archive documents were used as the main source, the social effects of the II. Constitutional Era epidemics and the measures taken by local and central administrations were tried to be explained.

Keywords: Epidemic, Cholera, Plague, 2nd Constitutional Era, Ottoman Empire

M. Emin Çayci / Abidin Çevik
DOI: 10.29224/insanveinsan.871695
Yıl 8, Sayı 28, Bahar 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

754 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türk Romanında Salgın Hastalıklar

Hayrunisa Topçu

Öz: Salgın hastalıkların geçmişi, insanlığın ortaya çıkışı kadar eskidir. Toplu ölümler, insanların hastalık karşısındaki çaresizlikleri, ıstırapları edebiyat açısından zengin bir malzeme kaynağıdır. Türk Romanında Salgın Hastalıklar isimli bu çalışmada, Tanzimat’tan günümüze romanlarda salgın hastalıkları konu eden eserler tespit edilmeye çalışmıştır. Tespit edilen eserler içerisinden kronolojik sıralamayla Felâtun Bey ile Râkım Efendi, Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat, Aşk-ı Memnu, Hakka Sığındık, Yeşil Gece, Salgın, Hüyükteki Nar Ağacı, 30 Şubat Bir Gülme Salgının Romanı, Sıcak Kafa, Y, Hastalık, Meraklı Adamın On Günü isimli romanlar değerlendirmek üzere seçilmiştir. Bu romanları değerlendirmekteki amaç salgın temasının romanlardaki değişimini gözlemlemektir. Nitekim Tanzimat ve Servet-i Fünûn romanlarında verem hastalığı öne çıkarken, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi romanlarında salgın, toplumsal sorunların tespit edilmesinde bir araç halini alır. 2000’li yıllarda kaleme alınan romanlarda ise salgın teması distopik/fantastik unsurlar etrafında şekillenir.

Anahtar kelimeler: Hastalık, Salgın, Türk romanı, Fantastik roman, Distopik roman

Epidemic Diseases in Turkish Novel

Abstract: The history of epidemics is as old as the emergence of humanity. Mass deaths, desperation and suffering become a rich source of material in terms of literature. In this study called Epidemic Diseases within Turkish Novel, works that have been about epidemic diseases in novels since Tanzimat have been tried to be identified. Among these works, in chronological order Felâtun Bey ile Râkım Efendi, Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat, Aşk-ı Memnu, Hakka Sığındık, Yeşil Gece, Salgın, Hüyükteki Nar Ağacı, 30 Şubat Bir Gülme Salgının Romanı, Sıcak Kafa, Y, Hastalık, Meraklı Adamın On Günü have been selected for evaluation. The purpose of evaluation these novels is to observe the shift in the epidemic theme in novels. As a matter of fact while tuberculosis disease stands out in the novels of Tanzimat and Servet-i Fünûn; the epidemic becomes a tool in referring to social problems in the novels of the Second Constitutional and Republic Period. In novels written in 2000s, the epidemic theme is shaped around dystopian / fantastic elements.

Keywords: Disease, Epidemics, Turkish novel, Fantastic novel, Dystopian novel

Hayrunisa Topçu
DOI: 10.29224/insanveinsan.871977
Yıl 8, Sayı 28, Bahar 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

874 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Karantinada Dasein Olmak: Homemade Antoloji Serisine Heideggerci Bir Okuma

Yasemin Özkent

Öz: Homemade (2020) isimli kısa film antolojisi koronavirüs pandemisi nedeniyle nere-deyse tüm dünyanın karantinada olduğu sırada Netflix tarafından yayınlanmıştır. Farklı yönetmenler tarafından çekilmiş on yedi kısa film, birbirinden bağımsız hikâyelerinden oluşmaktadır. Filmler, pandemi kriziyle birlikte yaşanan “kaygı”, “korku”, “endişe”, “yalnızlık” ve “ölüm” gibi varoluşsal temaları, sanatsal bir dille ifşa etmektedir. Bu dü-şüncelerden yola çıkan çalışmada Homemade’in, Martin Heidegger’in felsefesini bir eylem olarak açığa çıkaran anlatı yapısına sahip olduğu ileri sürülmektedir. Bu doğrultuda, Homemade örneklemi üzerinden Heidegger’in varoluşsal ontolojisinin özcü temalarının bulgulanması amaçlanmaktadır. Çalışmada, Heidegger’in ontolojisi, pandeminin oluş-turduğu kriz ortamındaki insanın duygu ve düşünce dünyasındaki değişimlerle ilişkilen-dirilmiştir. Kısa filmler, Heidegger’in varlığı anlama minvali olarak temellendirdiği Da-sein kavramı ekseninde değerlendirilmiştir. Dasein olmanın temel ereklerinden “dünya-içinde-varlık”, “kaygı-duyan-varlık” ve “ölüme-doğru-varlık” üzerinden karantina ve pandemi süreci tahlil edilmiştir. Bu bağlamda karantinanın, her günkü Dasein’ın kendi varlığının en zati imkânını açığa çıkardığı savunulmaktadır. Dasein izole bir şekilde ya-şarken, başkalarıyla-birlikte-varolduğunu bilerek kendi varoluşunu tesis etme yoluna girmiştir.

Anahtar kelimeler: Koronavirüs, Martin Heidegger, Dasein, Antoloji Serisi, Homemade

Being Dasein in Quarantine: A Heideggerian Reading of the Homemade Anthology Series

Abstract: Homemade (2020), a short film anthology, was released by Netflix while the entire world was in quarantine because of the coronavirus pandemic. Seventeen short films shot by different directors narrate independent storylines. They expose existential themes experienced along with the pandemic crisis such as “care (Sorge)”, “fear (Furcht)”, “anxiety (Angst)”, “solitude” and “death” in an artistic manner. The present study argues that Homemade has a narrative structure revealing Martin Heidegger’s philosophy as an action. In this respect, the study aims to discover the themes of Heidegger’s existential ontology through the example of Homemade. It links Heidegger’s ontology with the changes in the emotional and intellectual world of human beings within the crisis environment caused by the pandemic. The short films were evaluated within the framework of the concept of Dasein, which Heidegger established as the way of understanding being. The study analyses the quarantine and the pandemic on the basis of “being-in-the-World” (ln-der-Welt-sein), “being-in concern” (Sorge), and “being-towards-death” (Sein zum Tode), which are the fundamental ends of being Dasein. In this context, it is argued that the quarantine reveals the most personal means of the own being of quotidian Dasein.

Keywords: Coronavirus, Martin Heidegger, Dasein, Anthology Series, Homemade

Yasemin Özkent
DOI: 10.29224/insanveinsan.852337
Yıl 8, Sayı 28, Bahar 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

677 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Tüketim Toplumu Kavramı Çerçevesinde Koronavirüs Döneminde Influencer Etkisi

Ali Murat Yel / Feyza Ünlü Dalaylı

Öz: Tüketim kültürü pek çok teorisyen tarafından tartışılmaktadır. Toplumların çoğu tüketimi temel aldıkları için tüketim toplumu olarak anılmaya başlamışlardır. İlk zamanlar üretimi temel alan kapitalist toplumsal anlayış zaman içerisinde tüketim temelli hale gelmiş olup yaşamın her alanında kendisini açıkça göstermiştir. Teknolojik gelişmelerin etkileri ile icat edilen sosyal medya ağlarının ortaya çıkışıyla tüketim olgusu yeni bir platforma taşınmıştır. Şirketlerin çoğu pazarlama ve ürün tanıtımı için çok sayıda takipçileri olan influencer kullanımı, tüketimin yaygınlığının bir göstergesi niteliğindedir. 2019 yılının son ayında Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkıp dünyaya yayılan öldürücü Covid-19 virüsü yüzünden insanlar virüsün bulaşmasından kurtulmak için evlerinde kalarak çevrimiçi alışverişi tercih etmişlerdir. Bu bağlamda bu çalışmada tüketim toplumu olgusu temel alınarak Covid-19 virüsü döneminde Influencerların toplumun alışveriş alışkanlıklarına olan etkisi ele alınmıştır.

Anahtar kelimeler: Tüketim toplumu, Tüketim, Influencer, Sosyal medya, Covid 19

Influencer Effect during Coronavirus Period within the Framework of the Consumption Society

Abstract: Consumption culture is discussed by many theorists. Since most of societies are based on consumption, they started to be known as consumption society. Capitalist social understanding based on production in early days has become consumption-based in time and has shown itself in all areas of life. With emergence of social media networks invented with effects of technological developments, phenomenon of consumption has been transferred to a new platform. Using influencers, which most companies have a large number of followers for marketing and product promotion, is an indicator of prevalence of consumption. In last month of 2019, due to deadly Covid-19 virus, which emerged in Wuhan, China and spread to the world, people chose to stay from their homes and prefer online shopping to avoid infection. Therefore, in this study, effect of influencers on shopping habits of the society during Covid-19 virus period was discussed based on phenomenon of consumer society.

Keywords: Consumption society, Consumption, Influencer, Social media, Covid 19

Ali Murat Yel / Feyza Ünlü Dalaylı
DOI: 10.29224/insanveinsan.870066
Yıl 8, Sayı 28, Bahar 2021


Tam metin / Full text
(İngilizce)

698 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.