II. Meşrutiyet Döneminden Cumhuriyet’in Kuruluş Yıllarına Halkçılık Fikrinin Gelişimi

Erkan Doğan

Öz: Türkiye’de halkçılığın kökenlerini II. Meşrutiyet dönemine kadar götürebilmemiz mümkündür. Bu ideolojinin ilk biçimlerini Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi Türk milliyetçisi entelektüellerin yazılarında görebiliriz. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’de, halkçılığın bu erken dönem tarihinin kaderi Türk milliyetçiliğinin tarihi tarafından belirlenmiştir. Halkçılık, Türk milliyetçiliğini oluşturan ve besleyen önemli unsurlardan bir tanesidir. Dayanışma (tesanüt) kavramının Gökalp tarafından, Durkheim sosyolojisi yoluyla, halkçılığın söylemine katılmasıyla birlikte Türk halkı, imtiyazsız ve sınıfsız bir kitle olarak tahayyül edilmeye başlanmıştır. Bu miras erken Cumhuriyet döneminin yönetici elitleri tarafından devralınmıştır.

Anahtar kelimeler: Halkçılık, Dayanışma, Milliyetçilik, II. Meşrutiyet Dönemi, Erken Cumhuriyet Dönemi.

The Evolution of Populism from the Second Constitutional Period to the Early Republican Era

Abstract: The origins of Turkish populism can be extended back to the Second Constitutional Period. We can find the first formulations of this ideology in the writings of nationalist intellectuals like Ziya Gökalp and Yusuf Akçura. In this sense, it can be argued that the fate of populism in the Turkish context is determined by the history of Turkish nationalism from its early stages on. Populism was considered as one key constituting element of Turkish nationalism. With the incorporation of the idea of solidarism into the populist idiom via Durkheimian sociology by Gökalp, Turkish people were imagined as an unprivileged and classless nation. This legacy was also continued by the ruling elite of the early Republican period.

Keywords: Populism, Solidarism, Nationalism, Second Constitutional Period, Early Republican Era.

Erkan Doğan
DOI: 10.29224/insanveinsan.523292
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1160 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türkiye’de Ordu-Siyaset İlişkileri ve Askeri Darbelerin İdeolojik Kökenleri

Mehmet Zeki Duman

Öz: Türkiye’de ordu-siyaset ilişkileri ve bu ilişkilerin tarihsel, toplumsal ve ideolojik kökenlerine bakıldığında, iç ve dış politikadaki belirleyiciliği yanında, kendisini devletle özdeşleştirmiş, siyaseten toplumun üzerinde konumlandırmış, ideolojik açıdan modernleşmenin, batılılaşmanın ve Kemalizm’in öncülüğünü üstlenmiş olan bir ordu profiliyle karşılaşmaktayız. Türkiye’nin bir ordu-millet devleti olması ve kurucu unsurlarının genellikle askerlerden oluşması, bir yandan sivil iradenin emrinde olması gereken ordunun hegemonik bir güç haline gelerek siyaset üstü bir konuma gelmesine, diğer yandan demokratik, çoğulcu ve sivil bir yönetim anlayışının oluşmasına engel olmuştur. Ordunun anayasal düzeyde kendisini konumlandırma ve tanımlama biçimi, Türkiye’de darbelerin sıkça yaşanmasının ve sivillerin iktidar olsalar bile muktedir olamamalarının en önemli nedenidir. Bu nedenlerin ideolojik kökenlerine inmeyi amaçlayan bu çalışma, “Türkiye’de neden askeri darbeler olur?” sorusuna cevap vermeye çalışmaktadır.

Anahtar kelimeler: Askeri darbeler, Ordu-siyaset ilişkisi, Devlet-millet kültürü, Demokratikleşme, Hukuk devleti.

Relation between Army and Politics in Turkey and Ideological Origins of Military Coups

Abstract: In view of the historical, social and ideological relations of army-politics and origins of these relations in Turkey, in addition to its determinant potency army identified itself with the state and positioned itself over the society politically and ideologically pioneered modernization, westernization and by Kemalism. The fact that Turkey is an army-nation state and its constitutional elements are usually made of military persona created an army which should be under the order of civil government to have a supra-political position by becoming a hegemonic power on the one hand and prevented the formation of a democratic, pluralistic and civilian society on the other hand. The way the army positions itself and defines itself at the constitutional level is one of the most important reasons for the frequent occurrence of clashes in Turkey and the inability of civilians to be powerful even if they are in power. This study aimed at disclosing the ideological origins of these causes and tries to answer the question “Why do military coups take place in Turkey?”.

Keywords: Military coups, Army-politics relation, State-nation culture, Democratization, State of law.

Mehmet Zeki Duman
DOI: 10.29224/insanveinsan.454066
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1309 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Kadın Rollerinin Televizyon Dizilerinde Yer Alma Biçimlerine İlişkin Bir Karşılaştırma: Paramparça ve Medcezir Örneği

Ebru Ağaoğlu Ercan / Nagihan Çakar Bikiç

Öz: Bu çalışmanın amacı, kadına toplum tarafından atfedilen kadınlık rollerinin, diziler üzerinden yeniden üretilmesinin örneklerini incelemek ve medyanın kadınlarla ilgili cinsiyetçi stereotipler sunduğunu ve patriarkal toplumdaki ikincil konumlarını pekiştirdiğini ortaya koymaktır. Bu çalışmada, ataerkil yapıya ait kodları yeniden üreten “Paramparça” dizisi ve buna karşın güçlü kadın temsiline yer verişi açısından “Medcezir” dizisi örneklem olarak seçilmiştir. Bu noktadan hareketle örnekleme dahil edilen iki dizinin aynı yayın dönemine denk gelen sezonları seçilmiş; diziler nitel veri analizi yöntemiyle senaryo, söylem ve görüntü/gösterge açısından incelenmiş ve örnekleme dahil edilen iki dizinin kadın karakterleri elde edilen veriler ışığında karşılaştırma yapılarak, feminist kuram açısından yorumlanmıştır. Kadınların gerçek haliyle dizilerde neden temsil edilmediği, dizilerde yer alan kadın karakterlere rağmen, filmlerde erkek egemen söylemin nasıl devam ettirildiği, bu söylem içinde kadınların nasıl resmedildikleri ve gerçek yaşamdaki kadın deneyimlerinin dizilerde neden göz ardı edildiği çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır. Feminist teori açısından Gülnur Savran Acar, Christine Delphy, Heidi Hartmann gibi feminist yazarların bakış açıları ele alınmıştır.

Anahtar kelimeler: Medya, Kadın, Paramparça Dizisi, Medcezir Dizisi.

A Comparison of Female Roles in TV Series: The Cases of the “Paramparça” and “Medcezir” Series

Abstract: The aim of this study is to examine the examples of the reproduction of female roles attributed by society and to showing that the media presents sexist stereotypes about women and it reinforce their secondary position in patriarchal society. In this study, “Paramparça” series which reproduces the codes of the patriarchal structure and “Medcezir” series in terms of providing strong female representation were selected as samples. Starting from this point, the same broadcast period of the two series was selected; The arrays were analyzed in terms of scenario, discourse and image by qualitative data analysis method. The female characters of the two sequences were interpreted according to the feminist theory as a result of the data obtained. Why women are not represented in the series as a real form, how the male dominant discourse continues despite the female characters, how women are portrayed in this discourse, constitute the problems of the study. In terms of feminist theory, the perspectives of feminist writers such as Gülnur Savran Acar, Christine Delphy and Heidi Hartmann have been chosen.

Keywords: The series Paramparça, Woman, The series Medcezir.

Ebru Ağaoğlu Ercan / Nagihan Çakar Bikiç
DOI: 10.29224/insanveinsan.483847
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1110 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Kadın Hakları ve Algısının İdeolojik Örüntüsü: KADEM Örneği

Ekmel Geçer / Esra Kıymaz

Öz: Kadına yönelik şiddet konusu, medya araçlarının da desteğiyle son zamanlarda toplumun gündeminde olmayı başarabilmiştir. Ancak, medyadaki temsili güçlenmiş olmasına ve politik arenada karşılık bulmasına rağmen, geleneksel, yerel ve kültürel kodlamalar nedeniyle şiddetle mücadele konusunda henüz istenilen anlamda başarı elde edilememiş ve yeterli duyarlılık geliştirilememiştir. Bu bağlamda, elinizdeki makalede, Türkiye’de kadın haklarını savunan bir sivil toplum örgütünün kadın çalışmalarındaki rolü ve kadının varoluş sorununa cevap verme yeterliliği analiz edilmiştir. Kavramsal çerçeve varoluşçu feminizm etrafında oluşturulmuştur. Yöntem olarak, Kadın ve Demokrasi Derneğinin (KADEM) kadına yönelik şiddete karşı mücadele kapsamında organize ettiği görsel ve yazılı kampanyalarının analizi göstergebilimsel (anlam biçimlerinin analizi, sembollerin kendi manaları ve işaret ettikleri sistemin daha geniş perspektiften analizi) açıdan ve feminist bir kurguyla inşa edilmiştir. Elde edilen sonuçlar; KADEM’in yürüttüğü kampanyaların başarılı ve ilgi çekici olduğuna işaret etse de kampanyanın kurgusunun muhafazakâr ideoloji ve geleneksel dinamikler etrafında şekillendiğini ve özellikle feminist teori bağlamında kadın hareketine yeterli katkıda bulunamadığını göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Kadın hareketi, Varoluşçu feminizm, Medya, KADEM, Muhafazakârlık.

The Ideological Surroundings of Women’s Rights and Perception: The Case of KADEM

Abstract: The issue of violence against women has been able to be on the social agenda particularly through support of media courses. However, although the violence against woman well-represented in the media and echoed in the political arena, due to the traditional, local and cultural codes the struggle against the violence has not been successful and the social sensitivity has not been developed. Therefore, this study, aims to analyse the role of an NGO, which works for women rights in Turkey, in women studies and its eligibility in answering the problems regarding the gender issues. The theoretical background has been based on the feminist existentialism. The methodology, being structured on the conservative and feminist point of view, semiotically analysed the visual and written campaigns of the Women and Democracy Association (KADEM). Although the results demonstrate the success and attractiveness of KADEM’s campaigns, the setup of their operations was formed within the context of conservative ideology and traditional dynamics.

Keywords: Woman movement, Feminist existentialism, Media, KADEM, Conservatism.

Ekmel Geçer / Esra Kıymaz
DOI: 10.29224/insanveinsan.458413
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1008 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

İş Becerikliliği ve İş Tatmini Arasındaki İlişki: “İşe İlişkin Değişiklikler, Memnuniyeti Artırabilir mi?”

Gökhan Kerse

Öz: Bu araştırmada ulusal yazında henüz araştırma konusu yapılan iş becerikliliği ve iş becerikliliğinin bir ardılı olduğu düşünülen iş tatmini kavramları ele alınmıştır. Araştırmada literatür taramaları yapılmış ve ulusal yazında kavramlar arası ilişkiyi ele alan araştırmaların yapılmadığı belirlenmiştir. Uluslararası araştırma bulguları da dikkate alınarak araştırma hipotez(ler)i geliştirilmiştir. Geliştirilen hipotezlerin testi için imalat sektöründe faaliyet gösteren bir işletmenin 198 çalışanından veriler toplanmıştır. Verilerin toplanmasında kolayda örnekleme yöntemi ve anket tekniği kullanılmıştır. Hipotez testine ilişkin bulgulardan iş becerikliliğinin sadece yapısal iş kaynaklarını artırma boyutunun çalışanların iş tatminini pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir. İş becerikliliğinin sosyal iş kaynaklarını arttırma, merak uyandırıcı iş taleplerini arttırma ve engelleyici iş taleplerini azaltma boyutları iş tatminini anlamlı düzeyde etkilememiştir. İş becerikliliğine ilişkin bütünsel analizler sonucunda ise iş becerikliliği davranışının artmasıyla iş tatmin düzeyinin de arttığı; dolayısıyla iş becerikliliğinin iş tatmininin önemli bir öncülü olduğu belirlenmiştir. Araştırma bulguları yorumlanarak kısıtlar ifade edilmiştir.

Anahtar kelimeler: İş becerikliliği, İş tatmini, İmalat sektörü.

The Relationship between Job Crafting and Job Satisfaction: “Can Changes in Work Increase Satisfaction?”

Abstract: In this study, the concept of job crafting, which is the subject of new research in the national literature, and the concept of job satisfaction, which is thought to be the result of job crafting, are discussed. The literature was reviewed and it was determined that there were no studies on the relationship between concepts in the national literature. Research hypothesis has been developed by taking into account international research findings. Data were collected from 198 employees of a manufacturing business in order to test the developed hypotheses. Sampling method and survey technique were used for data collection. Findings of hypothesis testing showed that the dimension of increasing structural job resources of the job crafting positively affects the job satisfaction of the employees. Decreasing hindering job demands, increasing social job resources, increasing challenging job demands were not significantly affected job satisfaction. As a result of general analyzes on job crafting, it was determined that job satisfaction level increased with the increase of job crafting behaviors. Therefore, it is determined that job crafting is an important premise of job satisfaction. The research findings were interpreted and the constraints in the research were expressed.

Keywords: Job crafting, Job satisfaction, Manufacturing sector.

Gökhan Kerse
DOI: 10.29224/insanveinsan.500958
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

984 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Eğitimde Postmodern Durum: Yapılandırmacılık

Ahmet Kesici

Öz: Yapılandırmacılığın epistemolojik ve ontolojik görüşlerinin postmodernizmin görüşleri ile uyumlu olması, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının postmodernizmin eğitimdeki izdüşümü olduğu şeklinde değerlendirmelerin yapılmasına neden olmuştur. Bu nedenle yapılandırmacı eğitim anlayışının daha iyi anlaşılabilmesi için postmodernizmin anlaşılması gerekir. Postmodernizmi anlayabilmek için de modernizmi anlamak gerekir. Hem modernizmin hem de postmodernizmin kendine özgü bilgi, varlık ve ahlak anlayışları vardır. Her iki görüşe dayalı bilim, toplum, sanat gibi birçok insan etkinliği hakkında görüşler ileri sürülmüştür. Bu çalışmada yapılandırmacı eğitim, modern ve postmodern görüşlere dayalı olarak incelenmiştir. Çalışmada ilk olarak modernizmin ve postmodernizmin eğitim bağlamında bilgi ile ilgili görüşleri, bilim tarihi ve bilim felsefesi perspektifinde incelenmiştir. Daha sonra modernizm ve postmodernizmin eğitim ve öğrenme ile ilgili görüşleri ortaya konulmuştur. Son olarak yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı incelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Postmodernizm, Modernizm, Yapılandırmacılık, Eğitim.

Postmodern Situation in Education: Constructivism

Abstract: Epistemological and ontological aspects of constructivism are compatible with aspects of postmodernism. Hence, it can be concluded that constructivism is the reflection of postmodernism on education. From this point, to understand the constructivist educational view, it is need to understand postmodernism. To understand postmodernism, modernism should be understood. Both modernism and postmodernism have their own knowledge of information, existence, and morals. Based on these views, a lot of ideas and opinions have been claimed about science, society, art and other human activities. In this study, the constructivist education was examined based on the views of modernism and postmodernism. In this paper, ideas of modernism and postmodernism about education have been examined from the point of science history and philosophy of science. Moreover, perspectives of modernism and postmodernism about education and learning have been depicted. Finally, constructivist learning approach has been examined.

Keywords: Postmodernism, Modernism, Constructivism, Education.

Ahmet Kesici
DOI: 10.29224/insanveinsan.442811
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1174 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Benlik Saygısı ve Organ Bağışı Tutumu İlişkisi: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma

Harun Kırılmaz / Pelinsu Buket Güler

Öz: Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin benlik saygısı düzeyleri ve organ bağışı tutumları ilişkisini incelemektir. Araştırma örneklemini Sakarya Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okuyan 250 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak “Organ Bağışı Tutum Ölçeği”, “Benlik Saygısı Ölçeği” ve öğrencilere ait kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre organ bağışı ile ilgili bilgilerin en fazla görsel medya aracılığıyla elde edildiği görülmüştür. Üniversite öğrencilerin benlik saygısı orta düzeydedir. Benlik saygısı ile organ bağışı tutumu arasında pozitif yönde ve istatistiksel açıdan anlamlı ilişki bulunmuştur. Benlik saygısı, organ bağışı tutumunu olumlu yönde etkilemektedir. Üniversite öğrencilerin benlik saygısı düzeyleri artıkça organ bağışı tutum düzeylerinin de artacağı düşünülmektedir. Ayrıca organ bağışı tutum ölçeğinin alt boyutu olan altruistik değer ile cinsiyet, yaş ve sınıf arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Organ bağışı ile ilgili eğitimlerin yapılması, öneminin anlatılması, gençlerin bağış kampanyalarına katılması gibi faaliyetler öğrencilerin ve toplumun organ bağışı konusunda bilinçlenmesine ve farkındalıklarının artmasına yararlı olacaktır.

Anahtar kelimeler: Benlik saygısı, Organ nakli, Organ bağışı.

Self-Respect and Organ Donation Attitude Relationship: A Research on University Students

Abstract: The purpose of this study is to examine the relationship between university students’ self-esteem levels and organ donation attitudes. The research sample was composed of 250 students studying at Sakarya University Faculty of Business Administration. The “Organ Donation Attitude Scale”, “Self Respect Scale” and personal information form belonging to students were used as data collection tools. According to research findings, information about organ donation was obtained mostly via visual media. University students’ self-esteem is moderate. Positive and statistically significant relationships were found between self-esteem and organ donation attitude. Self-esteem affects organ donation positively. The level of self-esteem of university students is thought to increase with the level of organ donation attitude. In addition, there was a significant difference between altruistic value, which is the sub-dimension of organ donation attitude scale, and sex, age and class. Activities such as organ donation trainings, the explanation of the precepts, and the participation of young people in donation campaigns will be useful for raising awareness and awareness of the donations of the students and the community.

Keywords: Self-respect, Organ plantation, Organ donation.

Harun Kırılmaz / Pelinsu Buket Güler
DOI: 10.29224/insanveinsan.515104
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

954 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türkiye Siyasetini Değerler Üzerinden Okumak: 14 Mayıs 1950 Seçimi

Aynur Köse / Mustafa Yılmaz

Öz: Bu çalışma, millet iradesiyle iktidarın değiştiği ilk seçim olarak Türkiye siyasi tarihine geçen 14 Mayıs 1950 seçimini konu edinmektedir. Çalışmanın amacı bu önemli seçimde siyaset söylemine egemen olan değerleri ortaya çıkarmaktır. Dönemin iktidar partisi konumundaki CHP ve muhalefet partisi konumundaki DP’li siyasal aktörlerin dönem gazetelerinde yer alan konuşmaları değerler açısından incelenmiştir. İçerik analizi yöntemiyle yapılan araştırmada analiz kategorileri olarak, Schwartz Değer Ölçeği’ndeki temel ve üst düzey değer boyutları kullanılmıştır. Bu yolla CHP ve DP’li siyasal aktörlerin seçmeni ikna etmek için hangi beklenti ve değerlere seslendikleri ve dönem siyasetinin egemen değer öncelikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Analiz sonucunda 1950 seçiminde siyasal aktörlerin söylemlerinde en sık kullanılan değerlerin kendini yönetme, başarı, yardımseverlik, güvenlik, güç ve evrensellik temel değerleri olduğu saptanmıştır. CHP ve DP’li aktörlerin söylemleri temel değerler açısından karşılaştırıldığında, her iki partinin benzer değerleri öne çıkardıkları ancak öncelikler sıralamasının farklı olduğu görülmüştür.

Anahtar kelimeler: Değer, Siyaset, Seçim, Söylem, Türkiye.

Reading Turkey Politics on Values: May 14, 1950 Elections

Abstract: This study’s subject is the May 14, 1950 elections in which political power has changed by national will. The aim of the study is to reveal the values that dominate politics discourse in this important election. The CHP, which was the ruling party of the period, and the speeches of the DP political actors in the period newspapers were examined in terms of values. In the research conducted with the content analysis method, the basic and upper level dimensions of the Schwartz Value Scale were used as the analysis categories. In this way, it was tried to determine the expectations and values of the CHP and DP politicians to convince the voters and the dominant value priorities of the period politics. As a result of the analysis, it was found that the values most frequently used in the discourse of political actors in the 1950 election were the values of self-management, success, benevolence, security, power and universality. When the discourses of the CHP and DP actors were compared in terms of basic values, it was seen that both parties put forward similar values but the order of priorities was different.

Keywords: Values, Policy, Election, Discourse, Turkey.

Aynur Köse / Mustafa Yılmaz
DOI: 10.29224/insanveinsan.499145
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

892 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

16. Yüzyıl Osmanlı Kitap Sanatlarında Farklı Bir Uygulama: Şâh u Gedâ Mesnevisinin Çiçek Baskılı Kâğıtları

Savaş Maraşlı

Öz: 16. yüzyıl şairlerinden Taşlıcalı Yahya Bey’in mesnevilerinden biri olan Şâh u Gedâ’nın Amasya II. Bayezid İl Halk Kütüphanesi 2067’de kayıtlı olan nüshasının farklı teknik kullanılarak yapılmış sayfa süslemeleri ile çağdaşı olduğu düşünülen bazı eserlerin süslemeleri arasında görülen benzerlikler bu çalışmanın çıkış noktası olmuştur. Şâh u Gedâ’nın natüralist üslûptaki çiçekleri dönemin süsleme modasını belirlemiş olan Karamemi üslûbunu akla getirmekle birlikte kalıpla boyama yoluyla elde edilmiş olmaları, dönemin teknikte seri arayışları olarak görülebilir. Bu arayışın nedenlerinden biri de 16. yüzyıl İstanbul’unun belirli semtlerinde oluşmuş olan kitap pazarlarına rağbet ederek bu pazarları canlı kılan yabancıların taleplerini karşılamadaki kaygılar olmalıdır. Bu durum 16. yüzyıldan itibaren İstanbul’dan Avrupa’ya taşınan ve benzer teknikle yapıldıkları düşünülen albümlerden de anlaşılır. Konusu İstanbul’da geçen bir aşk öyküsü olan Şâh u Gedâ’nın sayfa yüzeylerinde hafif renkler kullanılarak boyanmış çiçeklerine ve araya serpiştirilmiş hayvan figürlerine ilham kaynağı önerisi ise dönemin İstanbul’unun popüler mekânlarından olan çiçek bahçeleri ve buralarda yetiştirilen çiçeklerdir.

Anahtar kelimeler: Osmanlı, 16. yüzyıl, Şâh u Gedâ, Kitap sanatları, Natüralist üslûp.

A Different Practice in 16th Century Ottoman Book Arts: Flower Print Papers of Şâh u Gedâ Mathnawi

Abstract: The study originates from the similarities found in the page ornamentations, made with a different method, of copy of Şâh u Gedâ, one of the mathnawis of Taşlıcalı Yahya, a poet of 16th century registered in Amasya IInd Bayezid Provincial Public Library inventory no 2067 and the ornamentations in some works of arts thought to have been created within the same century. Şâh u Gedâ’s naturalist style flowers are reminiscent of the Karamemi style, the reference point for ornamentations of the era and are of a similar understanding and environment associated with the ornamentations included in Muhibbî Divanı (Topkapı Palace Museum Library: R.738 m.), dated 1565 and associated with Karamemi school. The fact that they are obtained through mould dressing method can be regarded as serial queries in technique. One of the reasons for this quest is the concerns in meeting the demands of foreigners crowding book markets emerging in certain localities of Istanbul of 16th century thus facilitating commercial activities in those markets. This can be seen in the albums thought to have been created with similar methods and having moved to Europe from Istanbul since 16th century. The inspiration for the flowers on the pages of Şâh u Gedâ, which is a love story taking place in Istanbul, originates from the flower gardens, a popular venue in Istanbul of the era, and the flowers raised there, the style is associated with flowers painted with mild colors and animal figures dispersed among them.

Keywords: Ottoman, 16th century, Şâh u Gedâ, Book arts, Naturalist style.

Savaş Maraşlı
DOI: 10.29224/insanveinsan.430001
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe

1333 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

İslamî Devrim Nedir?: 1979 İran Örneği

Mehmet Talha Paşaoğlu

Öz: İran Devrimi (1979) sosyal bilimler literatüründe “İslamî devrim” adıyla anılmaktadır. Bu çalışmada, İslamî devrim kavramı, İran Devrimi örneğiyle ilişkili olarak ele alınmaktadır. İlk olarak devrim nedir sorusu etrafındaki tartışmalara göz atılmış ve kavramın hem sosyal bilimler literatüründe hem de İslam kaynaklarında nasıl geçtiğine bakılmıştır. Bu tartışmalardan hareketle İslamî devrimin tarifi yapıldıktan sonra, İran Devrimi hem bir süreklilik hem de kopuş olarak anlamlandırılmıştır. İslamî Devrim, Allah’ın el-Adl isminin bir yansıması olarak adaletin er ya da geç tecelli edeceği inancına referans verirken, aynı zamanda modernite tecrübesinin etkisiyle halkın kendi hayatının öznesi olduğu düşüncesiyle iç içe yorumlanmıştır. 20. yüzyılın bu açıdan bakıldığında en özgün ani ve köklü değişim örneği olan İran Devrimi, silinmez bir iz bırakmıştır.

Anahtar kelimeler: Devrim, İran, İslamî devrim, İslam.

What is Islamic Revolution?: The Case of Iran (1979)

Abstract: Iranian Revolution (1979) is known within the literature of social sciences as the “Islamic Revolution”. In this study, Islamic Revolution will be discussed in relation to the example of Iranian Revolution. First, we will look at the discussions regarding the question of “what is revolution” and we will focus on the issue of how the concept is used both within the literature of social sciences and within Islamic sources. After making a definition of Islamic Revolution with reference to these discussions, Iranian Revolution will be analyzed both as continuity and as rupture. Islamic Revolution in this study refers to the faith that justice, soon or late, will become a fact as a reflection of Allah’s name, al-Adl. And from this perspective, Iranian Revolution, a unique example of the radical and rapid change in the 20th century, has left an indelible mark.

Keywords: Revolution, Iran, Islamic Revolution, Islam.

Mehmet Talha Paşaoğlu
DOI: 10.29224/insanveinsan.409392
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1104 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.