Çağdaş Görsel Kültürde Estetik ve Sosyolojik İmgelem

Uğur Yılmaz / Ece Nur Demir Yılmaz

Öz: Bu çalışmanın amacı, estetik ve sosyolojik imgelem ilişkisini çağdaş görsel kültür ortamında yer alan görsel formların (sanat/medya imgeleri) özellikleri çerçevesinde incelemek ve söz konusu imgelem yapılarının sanat ve sanat eğitimindeki önemi hakkında teorik düzeyde değerlendirmelerde bulunmaktır. Söz konusu değerlendirmeler sanat ve toplum ilişkisini temel alan bir bakış açısıyla gerçekleştirilmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda, estetik ve sosyolojik imgelem ilişkisinin postmodern süreçte görsel formların üretim, dağıtım ve tüketim süreçleri kapsamında iç içe geçtiği görülmüş; bu duruma bağlı olarak sanat eğitiminde her iki imgelem yapısının bütünleştirilmesine yönelik öğretim faaliyetleri ve müfredat düzenlemelerinde bulunulmasının önemiyle karşılaşılmıştır. Sosyolojik imgelemi geliştirmeye odaklanan pedagojik faaliyetlerin, bireylerin estetik imgelemlerine sosyolojik bir bakış açısı sunacağı; bu sayede görsel formların kültürel ve toplumsal özellikleriyle ilgili olarak bilinçli bir düşünme biçimi sağlamaya yardımcı olacağı anlaşılmıştır.

Anahtar kelimeler: Sosyolojik imgelem, Estetik imgelem, Sanat sosyolojisi, Sanat eğitimi, Postmodern sanat

Uğur Yılmaz / Ece Nur Demir Yılmaz
DOI: 10.29224/insanveinsan.1056801
Yıl 9, Sayı 32, Bahar 2022


Tam metin / Full text
(İngilizce)

[post-views]
26 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Weltpolitik ve Dostluğun “Öteki” Yüzü: Alman Siyasal Karikatürlerinde Osmanlı İmgesi

Eren Deniz Özçin

Öz: Bu çalışma, Birinci Dünya Savaşı döneminde (1914-1918) Osmanlı İmparatorluğu’nu konu alan Alman siyasal karikatürleri üzerinedir. Çalışmanın amacı Almanya’nın Osmanlı İmparatorluğu’na dair Şarkiyatçı algısını söz konusu karikatürler üzerinden ele almaktır. Bu bağlamda çalışmanın temel varsayımı, Almanya’nın Şarkiyatçı tutumunun II. Wilhelm döneminde (1888-1918) benimsenen ve emperyalist bir karaktere sahip olan Weltpolitik (Dünya Politikası) ile ilişkili olduğudur. Bu dönemde Almanya, Otto von Bismarck’ın Avrupa odaklı denge politikasını terk ederek deniz aşırı sömürge elde etmeye yönelik Weltpolitik’i benimsemiş ve buna bağlı olarak ilgisini bilhassa Yakın Doğu’ya yöneltmiştir. Weltpolitik kapsamında Almanya, Yakın Doğu coğrafyasını neo-kolonyalizm temelinde sömürgeleştirmek maksadıyla Osmanlı İmparatorluğu’nu ekonomik, askeri ve siyasi bakımdan nüfuz altına alma çabası içerisine girmiştir. Dolayısıyla Almanya nazarında Şarkın bir parçası olarak Osmanlı, egemenlik altına alınan “öteki” vasfında olmuştur. Nitekim karikatürlerde de görüleceği üzere Şarkiyatçılık kapsamında Almanlar açısından Osmanlı ve Türk imgesi, olumsuz niteliklerle özdeşleştirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Almanya, Osmanlı İmparatorluğu, Karikatür, Şarkiyatçılık, Weltpolitik

Eren Deniz Özçin
DOI: 10.29224/insanveinsan.1057881
Yıl 9, Sayı 32, Bahar 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
19 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Görüntülerin Savaşı: Alman ve İngiliz Hükümetlerinin İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’deki Görsel Propaganda Girişimleri

Hatice Selen Akçalı Uzunhasan

Öz: 2. Dünya Savaşı sadece bombaların ve kurşunların değil, aynı zamanda görüntülerin ve kelimelerin de savaşıydı. Türkiye her ne kadar Şubat 1945’e kadar savaşın dışında kalmayı tercih etse de, Müttefik ve Mihver Devletleri Türk Hükümeti’ni ve halkını etkilemek için yoğun bir propaganda ve istihbarat faaliyeti yürüttüler. Müttefik ve Mihver Devletleri bu girişimlerinde insanların anlam dünyalarına ulaşmak ve akıllarını çelmek için radyo, sinema, haber filmi, resimli dergiler, posterler ve el ilanlarından yararlandılar. Sinema ve resimli dergiler, yani diğer bir tanımla, duran – fotoğraf – ve hareket eden görüntüler bu propaganda faaliyetlerinin temelini oluşturdu. Türk Hükümeti bir yandan tarafsız kalmaya çalışırken, diğer yandan da “uygunsuz” bulduğu görüntülerle mücadele etmek için katı bir sansür uyguladı. Fakat Türk hükümetinin koyduğu tüm engellere ragmen, savaşın iki tarafı da mesajlarını kamuoyuna ulaştırmalarına yardımcı olacak işbirlikçiler bulmayı başardılar.

Anahtar kelimeler: 2. Dünya Savaşı’nda Türkiye, Görsel propaganda, Film propagandası, Propaganda dergileri, Sansür

Hatice Selen Akçalı Uzunhasan
DOI: 10.29224/insanveinsan.1058193
Yıl 9, Sayı 32, Bahar 2022


Tam metin / Full text
(İngilizce)

[post-views]
30 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Edebiyat, Dönem ve Siyaset İlişkisi Bağlamında Kuyucaklı Yusuf’a Yöneltilen Eleştirel Bakışlar

Betül Mutlu

Öz: Okur merkezli kuramlardan biri olan alımlama estetiğine göre, edebî eserler yazıldıkları dönemlerin tarihi ve sosyal bağlamının ürünü olmakla birlikte daha sonraki dönemlerde değişen yeni bağlamlar çerçevesinde okur nezdinde anlam üretmeyi sürdürürler. Bu yaklaşımın temsilcilerinden Hans Robert Jauss’a göre eserin anlamı eser-okur etkileşimi kapsamında, zaman içinde yani tarihsel süreçte farklı şekillerde alımlanır. Okurun içinde bulunduğu tarihsel sürecin toplumsal, kültürel ve ideolojik koşulları değiştikçe, edebî eserin alımlanışında da değişiklikler gündeme gelir. Bu makalede Kuyucaklı Yusuf (1937) hakkında farklı dönemlerde kaleme alınan eleştiri yazıları, Jaus’un düşüncelerinden yola çıkılarak ait oldukları dönemlerin tarihsel, siyasi ve ve edebî bağlamları çerçevesinde incelendikten sonra roman hakkında zamanla değişip dönüşen algılar tespit edilmeye çalışılmıştır. Roman ilk yayımlandığı yıllarda Anadolu gerçekliğini ele alışı içerdiği güçlü gözlemler olumlu; karakterlerin idealize edilişi açısından ise olumsuz yönde elştirilmiştir. 1960’lı yıllardan sonra ise roman hakkında kaleme alınana yazılarda dönemin değişen siyasi yapısına koşut olarak eleştirel bakış açısının çeşitlendiği; realizm-romantizm birlikteliği/tutarsızlığının yanı sıra toplumcu gerçekçi yönelimin de irdelendiği görülmektedir.

Anahtar kelimeler: Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, Eleştiri, Eser-okur etkileşimi, Alımlama estetiği

Betül Mutlu
DOI: 10.29224/insanveinsan.1055042
Yıl 9, Sayı 32, Bahar 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
34 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Etkin Bir Minör Sinema Olarak Modern Politik Sinema: “Bereketli Topraklar Üzerinde”

Derya Çetin / İkbal Bozkurt Avcı

Öz: Gilles Deleuze, minör bir sinemanın imkânını sorgulamış ve minör edebiyatın belirleyici özellikleri üzerinde değişiklikler yaparak modern politik sinemayı temellendirmiştir. Modern siyasi sinema kolektif kimlik krizinde olan üçüncü dünya ülkelerinde sömürgeleşen, hâkimiyet altına alınan ve azınlık olarak konumlandırılan halkların film yapma tarzını ifade etmektedir. Türk sinemasında da Erden Kıral, filmlerinde işlediği sosyal sorunlar ve bunları anlatma biçimi bakımından üçüncü dünya sineması yönetmenleri arasında gösterilmektedir. Bu düşünce doğrultusunda çalışmada Erden Kıral’ın 1980 yılında yönettiği Orhan Kemal’in romanından uyarlanan ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’ isimli filmi, Deleuze’ün geliştirdiği minör sinemanın temel unsurları bağlamında değerlendirilmiştir. Film, çekildiği dönemde Türkiye’de politik, ekonomik, kültürel kargaşa ve ayrıştırmanın derinden hissedilmesi nedeniyle örneklem olarak belirlenmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular doğrultusunda filmin modern siyasi sinema unsurları taşıdığı sonucuna varılmıştır.

Anahtar kelimeler: Sinema, Modern siyasi sinema, Minör-oluş, Bereketli Topraklar Üzerinde

Derya Çetin / İkbal Bozkurt Avcı
DOI: 10.29224/insanveinsan.1058263
Yıl 9, Sayı 32, Bahar 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
17 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Ay’a Seyahat’ten Dünya Savaşı Z’ye: Bilim Kurgu Filmlerinde Vahşi’nin Yüzyıllık İnşası

Yusuf Ziya Gökçek

Öz: Bilim kurgu sineması, kökenleri 17. yüzyıla dayanan modern bilim kurgu romanlarında oluşturulan ötekine yönelik ben-merkezci bakışı ve varlıkları hiyerarşik olarak kodlamayı yeniden üretmektedir. Bilim kurgu filmleri kullandığı bu kodlamayla kendi dışındaki varlığı tuhaflaştırmakta, ucubeleştirmekte ancak onun insani özüne terbiye edilebilir bir biçimde yaklaşmaktadır. Sömürgecilik ise hâkim olmaya çalıştığı ötekilerin mekânı hegemonik bir iktidar üretme alanına dönüştürmektedir. Çalışmada bilim kurgu sinemasının bilim kurgu geleneğinin uzlaşımlarını kullanarak sömürgeyi ve vahşiyi nasıl ürettiği Van Dijk’in eleştirel söylem analizi ile incelenecektir. Örneklem olarak seçilen, aralarında yüzyılı aşkın bir zaman bulunan Le Voyage dans la Lune (Aya Yolculuk, Georges Méliès, 1902) ve World War Z (Dünya Savaşı Z, Marc Forster, 2013) filmleri vahşi imgesini üretmektedir. Bilim kurgu sineması ile sömürgeci siyasetin en temel ortaklığı biz ve öteki ayrımını belirginleştirmesi ve bu ayrım üzerinden hiyerarşik bir inşa içinde olmasıdır.

Anahtar kelimeler: Sömürgecilik, Vahşi, Bilim Kurgu Sineması, Ay’a Yolculuk, Dünya Savaşı Z

Yusuf Ziya Gökçek
DOI: 10.29224/insanveinsan.1058106
Yıl 9, Sayı 32, Bahar 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
20 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Apartman Temizleyicisinin Bir Kadın Olarak Portresi: Kul

Öz: Önce öykü yazarı kimliğiyle tanınan Seray Şahiner, 2014’te yayımlanan ilk romanı Antabus’un ardından “Reklamı Atla” adıyla denemelerini bir araya getirir. Yazarın ikinci romanı Kul ise 2017’de yayımlanır. Apartman merdivenlerini temizlemekle geçimini sağlayan Mercan’ın yaşamına odaklanan Kul, 2018’de Şahiner’e Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandırır. Kul, yalnızlığı ve çaresizliği ile baş etmeye çalışırken umutlarına tutunan Mercan’ın yaşamındaki eksiklikleri, televizyonla kurduğu ilişkiyi, çekip gitmiş kocasıyla doğmamış çocuğuna duyduğu özlemi ve bu arada aradığı çareleri anlatan bir romandır. Mercan, emeğiyle geçinen ve fark edilmeden yaşamını sürdüren kadınların temsilcisi konumundadır. Bu makale; “Yukarıdakiler ve aşağıdakiler”, “Mercan’ın yalnızlığı ve televizyonla kucaklaşma”, “Sokağa çıkan Mercan’ın bireyselliğine yürüyüşü” ile “47. Orhan Kemal Roman Armağanı” alt başlıklı bölümlerden oluşmakta ve Mercan’ın kendi ayakları üzerinde durma çabasının kendine özgü niteliklerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Anahtar kelimeler: Seray Şahiner, Edebiyat, Roman, Kul, Kadın

Efnan Dervişoğlu
DOI: 10.29224/insanveinsan.1009920
Yıl 9, Sayı 31, Kış 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
23 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Birhan Keskin Şiirinde Aşk ve Doğa: Halk Şiirinden Ekofeminist Şiire Doğru

Hülya Çevirme

Öz: Bu çalışmanın amacı halk şiiri geleneği ile Birhan Keskin şiirinin akrabalığını aşk ve doğa izlekleri çerçevesinde metinlerarası bir okumayla sorgulamaktır. Sonuç olarak Birhan Keskin çağdaş bir şair olarak geleneksel olanı poetikasının güçlü bir kaynağı olarak benimsemiş, halk şiirinin animist/ mistik/ aşkın ve akışkan anlayışını çağdaş Türk şiirine eklemlemiştir. Keskin, Yunus Emre ve Karacaoğlan’la yüksek düzeyde metinlerarası bir söyleşim içindedir. Halk şiiri geleneğinin doğaya öykünme ve doğanın sağaltıcı gücüne sığınma izlek ve motiflerini, döngüsel tarih ve arkaik kadınlık mitiyle birleştirmiştir. Keskin, şiirinin metafiziğini Türkçe mistik şiir üzerinden var etmiş, romantik aşkı ve doğayı yeniden yüceltmiştir. Birhan Keskin kadim olanı tekrar etmekle kalmamış, Türk halk şiirinin hiyerarşisiyle modern karşıtlığı arasında, ekofeminist bir köprü kurmaya çalışmıştır. Keskin’in geleneksel şiirle söyleşmesi kuşkusuz şiirine doyumsuz bir kültürel derinlik, söylemine tanıdık bir dilsel kolaylık sağlamıştır. Keskin’in şiiri, Akışkan modern şiirin de halk şiirinden nasıl yararlanıldığını göstermek açısından şiirin kültürel belleği lehine yol açıcı olmuştur.

Anahtar kelimeler: Birhan Keskin, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşk, Ekofeminist şiir

Hülya Çevirme
DOI: 10.29224/insanveinsan.1009665
Yıl 9, Sayı 31, Kış 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
21 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Jale Sancak’ın Uyanan Güzel Romanında Kadın ve Kendilik

Mihrican Aylanç

Öz: Bu çalışmada Jale Sancak’ın Uyanan Güzel romanının kadın karakteri Vahide’nin kendilik oluşturma süreci kendilik kuramı çerçevesinde içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Jale Sancak, Uyanan Güzel romanında ataerkil toplum kıskacında kalan, şiddetin çeşitli boyutlarına maruz kalarak eve kapatılan, ötekileştirilip susturulan kadınların varoluş sancılarını sorgular. Jale Sancak, Uyanan Güzel romanında kadınların çocuklukta ataerkil düşünce kalıplarıyla çevrelenip toplumun otokontrolüne teslim edilen iç varlığına işaret eder. Kadının bireyleşmesinin mümkün olduğunu vurgulamak yönünde ataerkil sisteme karşı toplumsal bir farkındalık yaratma çabası içine girer. Romanda Vahide karakteri ile susturulan, hayalleri elinden alınan kadınlar için kendilik oluşturmanın zor olduğu ancak imkânsız da olmadığı olay örgüsü ve karakter sentezleriyle ortaya konmaktadır. Kadının erkeği dışlamadan, vicdan ve merhametini yitirmeden benliğini koruyarak mutluluğa uyanabileceği sezdirilmektedir. Kendi yaşamının iplerini eline alıp “kendi olarak” topluma gözlerini açan kadınların kamusal alanda da eyleme geçebildiği, böylelikle bütüncül bir kimliğe erişebildiği vurgulanmaktadır.

Anahtar kelimeler: Uyanan Güzel romanı, Kadın, Kendilik, Toplumsal cinsiyet, Ataerki

Mihrican Aylanç
DOI: 10.29224/insanveinsan.1010081
Yıl 9, Sayı 31, Kış 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
13 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Sosyal Korumada Küresel Boyutlar: Sorunlar ve Temel Tartışmalar

Abdulkadir Şenkal

Öz: Küreselleşme, diğer faktörlerin yanı sıra hızlı teknoloji transferleri, hızlı yatırım temposu ve küresel bilgi erişimi ile tetiklenen daha yüksek büyüme, istihdam seviyeleri, yaşam standartları ve sosyal koruma için potansiyel olarak geliştirilmiş mali açıdan kayda değer bir pozitif potansiyele sahiptir. Bununla birlikte, faydaları ülkeler içinde ve arasında eşit olmayan bir şekilde dağılmıştır. Bu durum hem gelişmiş ve hem de gelişmekte olan ülkeler açısından ciddi sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla sosyal koruma, küreselleşme sürecinde ciddi açıklara neden olan bir kavramdır. Yirminci yüzyılın başlarında Batı ülkeleri tarafından yeni sosyal koruma programları benimsenmeye başlandıkça toplumsal refaha olan ihtiyacın kapsam ve önemi daha fazla tartışılır hale gelmiştir. Bu tartışmalar, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda yoğunlaşmış ve hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaşarak fonlama, hedefler, yönetim ve kapsamı etkileyen konular şeklinde ortaya çıkmıştır.

Anahtar kelimeler: Sosyal koruma, Küresel sosyal koruma, Sosyal politika, Yoksulluk, Küresel sosyal politika

Abdulkadir Şenkal
DOI: 10.29224/insanveinsan.975449
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

[post-views]
20 Downloads


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.