Erol Güngör Düşüncesinde Sahih Bir Modernleşmeyi Mümkün Kılacak Bir Unsur Olarak Milli Kültür

Sedat Gencer

Öz: Erol Güngör milliyetçi-muhafazakâr camianın önde gelen isimlerinden biridir. 1950’li yılların ortasında başlayan düşünsel faaliyeti 1980’li yılların başına kadar devam etmiştir. Erol Güngör akademi dışındaki kitapları ve makaleleri ile oldukça tanınmış bir entelektüeldir. Türkiye’de sol düşüncenin 1960’lı yıllardaki yükselişi ve solun ülke meselelerini siyaset ve iktisada öncelik vererek değerlendiren yaklaşımına kültür ve tarihe vurgu yapan sosyolojik bir perspektifle yanıt vermiştir. Modernleşme sürecini kültür kavramı etrafında tahlil etmiştir. Çalışmalarında sürekli vurguladığı husus; modernleşme tecrübesi sonucunda milli bir kültürün kurulamamış olmasıdır. Bu makale onun kültür üzerine geliştirdiği yorum ve düşünceleri tarihsel gelişimleri içinde kavrama çabasındadır. Kültüre yaklaşımını bütüncül olarak gösterme isteği bu çalışmayı yapmanın diğer bir amacıdır. Makale Erol Güngör’ü, takipçisi olduğu geleneğin referansları ve ayrıca onun yaklaşımı ile örtüşen literatür eşliğinde analiz etmiştir. Neticede bu makale bütün ömrü boyunca kültürün medeniyet yaratma kapasitesine dikkat çekmiş bir entelektüelin günümüz koşullarında da hâlâ önemini koruduğunu göstermek amacıyla kaleme alınmıştır.

Anahtar kelimeler: Kültür, Milliyetçilik, Modernleşme, Batılılaşma, Aydın

Sedat Gencer
DOI: 10.29224/insanveinsan.1460922
Yıl 11, Sayı 38, Yaz 2024


Tam metin / Full text
(Türkçe)

34 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

27 Mayısçı Subaylar Ekseninde Türkiye’de Askeri Darbelerin “Siyasal Kültür” Boyutu

Cengiz Sunay

Öz: Toplumsal kültürün siyasal kültürün şekillenmesindeki belirleyiciliği biliniyor. Burada, Türk toplumsal kültürünün etkilediği Türk siyasal kültürünün bir alt kültür grubu olarak tanımlanabilecek olan; subayların edindiği siyasal kültür, 27 Mayıs darbesini gerçekleştiren subaylar ekseninde ele alınmaktadır. 27 Mayıs darbesini gerçekleştiren subay grubu, sadece Milli Birlik Komitesi üyesi olanları değil, komite üyesi olmasa da darbede öncü roller oynayan diğerlerini de kapsamaktadır. Burada, darbe yapma yönündeki siyasal eğilimleri besleyen ve kuvveden fiile geçiren, edinilmiş bir siyasal kültür grubu olarak, 27 Mayısçılar çözümlenmeye; darbeye iştirak etmiş subaylarda gözlenen, ortak duyuş, düşünüş ve bu çerçevede beliren teşhisin özellikleri ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Subaylar, mesleki işlevsellikleri bakımından toplumsal konumlarını nasıl algıladıkları; siyasal iktidar tarafından alınan siyasal kararlar karşısında hissettikleriyle, din ve siyaset ilişkisine atfettikleri değerler etrafında incelendi.

Anahtar kelimeler: Kültür, Siyasal kültür, Subay, 27 Mayıs Darbesi, Milli Birlik Komitesi

Cengiz Sunay
DOI: 10.29224/insanveinsan.1460186
Yıl 11, Sayı 38, Yaz 2024


Tam metin / Full text
(Türkçe)

41 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Kültürün İktidarı: Dindar Muhafazakârlık ve Kültürel Egemenlik

Göksel Aymaz

Öz: Bu makalede, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) çeşitli kademedeki temsilcileri tarafından sürekli gündemde tutulan “kültürel iktidar” meselesi incelenmektedir. Bu mesele, AKP’nin siyasal alandaki iktidarını kültürel alana taşıma arzusunu ifade etmektedir. Kültürel iktidar arzusu, açıklayıcı evrenini, referans çerçevesi “dindar muhafazakâr” olan AKP’nin Türkiye’nin laik modernleşme tarafından belirlenmiş yakın tarihinde kendi siyasi pozisyonunu sağlamlaştırma sürecinde bulmaktadır. Makalede, AKP’nin kapitalist dünya düzenine eklemlenen muhafazakârlığının özellikle kentli dindarlarda belirgin bir kültürel habitus dönüşümüne yol açtığı, belli ölçülerde gündelik yaşamı muhafazakârlaştırdığı, fakat kültürel alanın edebiyat, sinema, tiyatro, müzik gibi sanatsal üretime vurgu yapan kısmında benzer sonuçlara ulaşamadığı ve bu durumun kültürel iktidar tartışmasını muhalefet için de önemli hale getirdiği üzerinde durulmuştur. Bunlardan hareketle, gerçekte çatışan tutumların ve değerlerin alanı olan kültürün, dindar muhafazakârlık ile laik modernlik arasında bir diyalog alanı olabileceği sonucuna varılmıştır.

Anahtar kelimeler: Kültürel iktidar, Dindar muhafazakârlık, Laik modernlik, Kültürel çatışma, Kültürel muhalefet

Göksel Aymaz
DOI: 10.29224/insanveinsan.1459771
Yıl 11, Sayı 38, Yaz 2024


Tam metin / Full text
(Türkçe)

42 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Başlıca Dünya Dinlerinin Ekonomi ve Kalkınmaya Yaklaşımı

Muhsin Halis / Ayhan Hira / Ahmet Faruk Göksün

Öz: Din genellikle bir grup insan tarafından paylaşılan bir dizi inanç ve uygulamanın yanı sıra kültürel gelenekler, tarih ve mitolojiyi de kapsar. İlk ekonomik yazılar dini dışsal bir faktör olarak ele almıştır. Daha sonra, din ve kalkınma arasındaki bağlantıları açıklamak için çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Rasyonel seçim yaklaşımı, dinin esnekliğini, dinlerin faaliyet gösterdiği siyasi ve ekonomik ortamdaki değişikliklere verilen rasyonel bir ekonomik yanıt olarak görmektedir. Buna ek olarak, aile inancı, sosyal ağlar ve diğer unsurları içeren yaklaşımlar da din ve ekonomi arasındaki ilişkiyi belirlemektedir. Ekonomik büyümenin belirleyicileri üzerine yapılan önceki araştırmalar genellikle dinin etkisini ihmal etmiştir. Bu boşluğu doldurmak için dinî uygulama ve inançların ekonomik büyüme üzerindeki etkisini dinin ekonomik faaliyet üzerindeki etkisi açısından incelemek kayda değerdir. Bu makalenin amacı, literatüre dayanarak devlet, din ve ekonomi arasındaki ilişkiye ışık tutmaktır.

Anahtar kelimeler: Kapitalizm, Devlet ve din, Din ve ekonomik gelişme, İslam ve ekonomi, Hristiyanlık ve ekonomi

Muhsin Halis / Ayhan Hira / Ahmet Faruk Göksün
DOI: 10.29224/insanveinsan.1363864
Yıl 11, Sayı 37, Kış 2024


Tam metin / Full text
(Türkçe)

166 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Ekonomik Kalkınma ve İnsani Kalkınma İlişkisi: Kırılgan Beşli Ülkeleri Üzerine Ampirik Bir Analiz

Çağlar Ozan Gönüllü

Öz: Kalkınma kavramı, özellikle gelişmekte olan ülkeler için, salt ekonomik gelişmeyi içerecek şekilde daraltılamayacak kadar önemli bir kavramdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar sürdürülebilir ekonomik gelişme için insani gelişmeye odaklanılması gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Kalkınmayı etkileyen faktörlerin ve ilişkilerin belirlenmesi, sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşmak isteyen ülkelerin sorunlarına ışık tutması ve çözüm yolu önermesi açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada kalkınmanın iki boyutu olan ekonomik kalkınma ve insani kalkınma arasındaki ilişkiler incelenmiştir. 1990-2021 yılları arasındaki 32 yılı kapsayan çalışmanın insani kalkınmayı temsil eden bağımlı değişkeleri Yaşam Süresi (YS), Eğitim Süresi (ES) ve Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi (CEE)’dir. Ekonomik kalkınmayı temsil eden değişken ise Kişi Başına Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH)’dır. Veriler homojenlik, yatay kesit bağımlılığı, birim kök sınamalarına tabi tutulduktan sonra Westerlund Panel Eşbütünleşme Testi ile ekonomik kalkınma-insani kalkınma ilişkileri araştırılmıştır. Test sonuçlarına göre YS ile GSYİH arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamsız bulunurken, ES ve CEE ile GSYİH arasındaki ilişki ise %95 güven aralığında (p<.05) istatistiksel olarak anlamlıdır.

Anahtar kelimeler: Ekonomik kalkınma, İnsani kalkınma, Kırılgan Beşli, UNDP, Westerlund Panel Eşbütünleşme Testi

Çağlar Ozan Gönüllü
DOI: 10.29224/insanveinsan.1368996
Yıl 11, Sayı 37, Kış 2024


Tam metin / Full text
(Türkçe)

163 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türkiye’de Beşerî Sermaye, Fiziki Sermaye, Ekonomik Karmaşıklık ve Ekonomik Büyüme Bağlantısı: Kantil Bootstrap Fourier Granger Nedensellik Yaklaşımından Yeni Kanıtlar

Tunahan Hacıimamoğlu / Oğuzhan Sungur

Öz: İktisadi kalkınma, toplumların sosyo-ekonomik refah seviyelerinin yükseldiğini gösteren önemli bir göstergedir. İktisadi kalkınmanın gerçekleşebilmesi için ülkelerin ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanlarda gelişmiş olması gerekmektedir. Bu bağlamda Türkiye, bugüne gelinen süreçte kalkınmış bir ülke görünümünden uzaktır. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı Türkiye’nin kalkınma sorunlarını değerlendirmektir. Bu amaç kapsamında Türkiye’de beşerî sermaye, fiziki sermaye ve ekonomik karmaşıklık endeksinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi Cheng vd. (2021) tarafından yakın zamanda önerilen kantil bootstrap Fourier Granger nedensellik (BFGC-Q) yaklaşımı kullanılarak 1970-2017 dönemi için analiz edilmektedir. Analiz sonuçları, beşerî sermaye, fiziki sermaye ve ekonomik karmaşıklık endeksinin ekonomik büyüme üzerinde pozitif nedensel bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye, sürdürülebilir kalkınma için istikrarlı bir ekonomik modelde yabancı sermaye yatırımlarına ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin teorik ve uygulama düzeyinde eğitim, bilim ve teknolojiye önem vermesi ve yüksek teknolojili ürün yelpazesini çeşitlendirerek ihracattaki katma değer ve teknoloji düzeyini artırması önerilmektedir.

Anahtar kelimeler: Beşerî sermaye, Fiziki sermaye, Ekonomik karmaşıklık, Ekonomik kalkınma, Nedensellik

Tunahan Hacıimamoğlu / Oğuzhan Sungur
DOI: 10.29224/insanveinsan.1369367
Yıl 11, Sayı 37, Kış 2024


Tam metin / Full text
(Türkçe)

166 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Kavram Karmaşasının Gölgesinde Blokzincirinin Matruşkası: Bitcoin, Blokzinciri, Web 3.0 ve Metaverse

İbrahim Sena Arvas / Rabia Zamur Tuncer

Öz: Metaverse teknolojisinin insanların hayatında ne gibi değişiklikler yarattığını anlamak için bu kavramın Web 2.0’a değil inşa sürecinde olan Web 3.0’a özgü olduğunun anlaşılması gerekmektedir. Metaverse konusunda yapılacak olan değerlendirmelerin, günün teknolojik gelişmeleriyle uyumlu olması ancak bu şekilde sağlanabilir. Bu nedenle özellikle sosyal bilimler alanındaki Metaverse konulu akademik çalışmaların çoğu ihtimallerin, beklentilerin ve temennilerin ötesine geçememiştir. Bu noktada Metaverse konusunu biraz daha ayrıntılandırmak için sözü edilen Web 3.0 kavramını açımlamak zaruridir. Literatürde kavramın tanımına ilişkin her geçen gün büyüyen ciddi bir karmaşa bulunmaktadır. Bu çalışmada öncelikle söz konusu karmaşanın nedenleri literatür taraması aracılığıyla araştırılmıştır. Daha sonra birbirinin içerisinden doğan Bitcoin, blokzinciri, Web 3.0 ve Metaverse kavramlarına ilişkin teknolojik gelişmelerin özelliklerine ilişkin faktörler incelenmiştir. Çalışmanın amacı, Web 3.0’a ait yeni kavramların açıklanması ve bu açıklamaların Metaverse gibi henüz doğum aşamasında olan bir mecranın geleceği konusunda fikir vermesidir.

Anahtar kelimeler: Bitcoin, Blokzinciri, Web 3.0, Ethereum, Metaverse

İbrahim Sena Arvas / Rabia Zamur Tuncer
DOI: 10.29224/insanveinsan.1274819
Yıl 10, Sayı 36, Yaz 2023


Tam metin / Full text
(Türkçe)

378 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Metaverse’te Beyin-Bilgisayar Arayüzleri Kullanımına Yönelik Sağlık, Oyun, Pazarlama ve Reklam Sektörleri Bağlamında Bir Değerlendirme

Zaliha İnci Karabacak

Öz: Metaverse, yapay zekâ, blok zinciri, genişletilmiş gerçeklik teknolojileri temelinde, Web 3.0 alt yapısıyla, avatarları ile temsil edilen kullanıcılara hayatın her alanında farklı deneyimler sunan kurgusal sanal evrenler topluluğudur. Ekonomi perspektifinden bakıldığında Metaverse; sanal ekonomi, yeni iş modelleri, güncel sağlık uygulamaları, yeni ürünler, yeni bir pazarlama ve reklam kanalı sunmaktadır. Çalışma, Metaverse’te Beyin-Bilgisayar Arayüzleri kullanımını bu alanda öne çıkan sektörlerden olan sağlık, oyun, pazarlama ve reklam açısından değerlendiren güncel literatür taramasına dayanan betimsel bir incelemedir. Ulusal ve uluslararası alanyazında Metaverse’te Beyin-Bilgisayar Arayüzleri kullanımının farklı sektörlerdeki avantajlarının yanı sıra dezavantajları da ele alınmaktadır. Çalışmalarda Metaverse bağlamında ön plana çıkan çeşitli avantajlar (sürekli etkileşim, avatar ile hareket aksiyonu, meta-tıp, biyolojik katılım, sürükleyici ve öğretici kullanıcı deneyimi vb.) olmakla birlikte en sık vurgulanan dezavantajları mahremiyet ve siber güvenliktir. Ayrıca erişebilirlik, kullanıcı entegrasyonu, nöral siber saldırılar, kullanım maliyeti, sanal bağımlılık, davranış bozuklukları, sosyal izolasyon vb. sıralanan dezavantajlar arasında yer almaktadır.

Anahtar kelimeler: Metaverse, Beyin-Bilgisayar arayüzleri, Sağlık, Oyun, Pazarlama, Reklam

Zaliha İnci Karabacak
DOI: 10.29224/insanveinsan.1283933
Yıl 10, Sayı 36, Yaz 2023


Tam metin / Full text
(Türkçe)

519 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Metafizikten Metaverse: Sanal Çağ Yeni Bir Orta Çağ mı?

Murat Bahadır

Öz: Tarih boyunca insan, çevresini ve kendisini geliştirmeyi amaçlamıştır. Bu süreçte insanın elde ettiği bilgi ve teknolojiler ile şekillenen her çağ, sergiledikleri özelliklere göre karanlık veya aydınlık olarak nitelendirilmiştir. Bu nitelendirmelerde insanın arzu ettiği ideallere ulaşması veya ulaşamaması etkili olmuştur. Bugün gelinen noktada insanın eşiğinde bulunduğu sanal çağın şekillenmesinde kendi aklı ile yaşadığı çevreyi ve kendisini geliştirme noktasında başarısız olmanın neden olduğu hayal kırıklığı etkili olmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, orta çağ ile kurulan benzerlikleri doğrultusunda sanal çağın insanlığı bekleyen yeni bir karanlık çağa dönüşme potansiyeli olup olmadığını tartışmaktır. Bunun için Orta Çağ ile sanal çağı karakterize eden özelliklerin karşılaştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada iki çağ arasında kurulan benzerlikler şunlardır: Metafiziğin yerini Metaverse evreninin, günahkâr insanın yerini kusurlu insanın alması, geçmiş kültür ile bağın kopması ve bilginin tekelleşmesidir. Özgün bir bakış açısı ile kurulan bu benzerlikler bağlamında çalışmanın sonuç bölümünde ise sanal çağda insan bekleyen tehlikeler karşısında alması gereken tavır tartışılmıştır.

Anahtar kelimeler: Sanal çağ, Metaverse, Orta Çağ, Yapay zeka, İnbot

Murat Bahadır
DOI: 10.29224/insanveinsan.1277808
Yıl 10, Sayı 36, Yaz 2023


Tam metin / Full text
(Türkçe)

412 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Sürdürülebilirliğin Endüstrileşmesi, Kapitalizmin İleri Dönüşümü ve Postdijital Sürdürülebilirlik

Derya Nil Budak

Öz: Sürdürülebilirlik, ileri kapitalist toplumların temel sorunsalıdır. Kapitalizmin ilerlemesi ise insan ve gezegen odağında devam etmektedir. Fiziksel dünyayı aşmak isteyen ileri kapitalizm, dijitalleşme yoluyla kendini yeniden üretebilen metaları da kendi sisteminde üretmektedir. Dijital sonrası dönemi ifade eden postdijital çağ, ileri kapitalizmin dijital metalarının tüm boyutları ile fiziki dünyayı sardığı ve fiziki dünya ile iç içe geçtiği yeni aşamayı işaret etmektedir. Bu çalışma, fiziksel ve dijital evrenlerin sürdürülebilirliği ile ileri kapitalizm arasındaki ilişkiyi değerlendirirken “postdijital” ve “sürdürülebilirlik” kavramlarından türetilen yeni bir terim ileri sürmektedir. Ayrıca kapitalizmin sürdürülebilir dönüşümünü ve sürdürülebilirliğin bir endüstriye dönüşmesini, “postdijital sürdürülebilirlik” kavramsallaştırması ve postdijital teori bağlamında bir örnek üzerinden betimlemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, yapay zekâ Tilda tarafından dijital ve fiziksel atıklarla sürdürülebilir şekilde hazırlanan ve Dünya Çevre Günü’nde Metaverse’te lanse edilen dijital ileri dönüşüm projesi, betimsel analiz yöntemi ile incelenmiştir. Çalışmanın; insan, toplum ve doğa sorunsalının postdijital durumuna yeni bir bakış açısı kazandırarak alana katkı sunacağı düşünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Postdijital, Sürdürülebilirlik, İleri dönüşüm, Metaverse, Postmodernizm

Derya Nil Budak
DOI: 10.29224/insanveinsan.1283999
Yıl 10, Sayı 36, Yaz 2023


Tam metin / Full text
(Türkçe)

398 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.