15 Temmuz’a Giden Süreçte Türk Demokrasisinde Sivil Asker İlişkileri

Önder A. Afşar

Öz: Türkiye’de demokrasinin kurumsallaşmasına engel olan temel sorun, askerin siyasal sistemde sahip olduğu imtiyazlarıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), rejimi koruma misyonuna sahip olduğu düşüncesiyle birçok kere sivil siyasete müdahale etmiş ve her müdahaleden sonra iktidarı sivillere devrederken demokrasiye geçiş koşullarını da kendisi belirlemiştir. Darbeler sonrasında elde ettiği imtiyazlarla asker, siyasal sistem içinde güçlenmiştir. Yapılan kanuni düzenlemelerle, TSK, siyasal gücünü hukuki zemine oturtarak meşrulaştırmıştır. Belirli aralıklarla gerçekleşen askeri müdahaleler, her müdahaleyle askerin artan siyasal özerkliği, silahlı kuvvetleri ve faaliyetlerini demokratik sivil denetimin noktasından uzaklaştırmıştır. AB sürecinde önemli reformlar yapılmasına rağmen, yaşanan 15 Temmuz hadisesi Türkiye’de sivil asker ilişkileri konusunun önemini koruduğunu ve askeri darbelerin ülke için hala tehdit oluşturduğunu göstermiştir. Silahlı kuvvetlerin seçilmiş sivil otoriteye bağlanması ve sivil denetime tabi olması demokrasi açısından önemlidir. Mesele bu açıdan dikkat çekicidir. Çalışma esasen askeri imtiyazlar ve sivil asker gerilimi kavramlarıyla Türkiye’deki sivil asker ilişkilerinin yapısını inceler.

Anahtar kelimeler: Demokrasi, Sivil-asker ilişkileri, Sivil-asker gerilimi, Askeri imtiyaz, Sivil denetim.

Civil-Military Relations in Turkish Democracy in the Period Leading to the July 15th

Abstract: Preventing the institutionalization of democracy in Turkey, the main problem is the privilege of the military in the political system. Turkish Armed Forces (TAF) has intervened in civilian politics many times with the idea that it has a mission to protect the regime, and after each intervention, it has determined the conditions for transition to democracy while transferring power to civilians. After the coups, with the privileges obtained the military strengthened in the political system. With the legal arrangements, TAF has legitimized its political power by placing it on the legal ground. Periodic military interventions and the increased political autonomy of the military with each intervention have taken armed forces and their activities away from the point of democratic civilian control. Although significant reforms have been made in the EU process, the July 15 incident has shown that the issue of civilian military relations is still important in Turkey and military coups still threaten the country. It is important for the democracy that the armed forces depend on the elected civil authority and are subject to civilian oversight. The issue is remarkable in this respect. This study mainly examines the structure of civil-military relations in Turkey with the concepts of civil-military contestation and military prerogatives.

Keywords: Civil-military relations, Civil-military contestation, Military prerogatives, Civilian control.

Önder A. Afşar
DOI: 10.29224/insanveinsan.572340
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

986 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Yapay Zekâ Olgusunun Güncel Sanat Çalışmalarındaki Açılımları

Selçuk Artut

Öz: Teknoloji ile kaçınılmaz bir ilişki içinde olan toplumdaki her birey günlük aktivitelerinin büyük bir bölümünde bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yapay zekânın kullanımı ve gelişimi içinde rol almaktadır. Sürücüsüz araç tasarımı, finansal analiz, bireysel eğitim uygulamaları, pazarlama analizleri, müzik ilişkilendirme uygulamaları gibi birçok faaliyet alanlarında yer alan yapay zekâ, gün geçtikçe farklı uygulama alanlarına da sirayet etmektedir. Bunun doğal bir sonucu olarak da yapay zekânın sanatla olan etkileşimleri çeşitli güncel örnekler halinde karşımıza çıkmaktadır. İnsanın düşünce sisteminin rasyonel yöntemlerle sembolize edildiği, matematiksel zeminlerde geliştirilen yapay zekânın ve varlığını tanımlanması oldukça güç olan yaratıcılık kavramı üzerine temel alan sanatın ne ölçüde birliktelikler sağlayabildiği merak konusudur. Yapay Zekâ ile elde edilen bulgular ve araştırma sonuçları ise insanın var oluşuna dair temel sorgulamaları peşi sıra körüklemektedir. Bu makalede yapay zekânın gelişimi ve kabul görülmekte olan çeşitli bilimsel tanımlar ele alınmaktadır. Ayrıca yaratıcılığın yapay zekâ ile olan ilişkisi bilişim teknolojisinin gelişimi incelenerek sorgulanmakta ve güncel sanat çalışmalarındaki etkileri incelenmektedir.

Anahtar kelimeler: Yapay zekâ, Sanat, İnsan merkezcilik, Yaratıcılık, İnsan ve teknoloji birlikteliği.

Reflections of Artificial Intelligence in Contemporary Artworks

Abstract: Each individual in the society, which is in an inevitable relationship with technology, is involved in the use and development of artificial intelligence in a large part of their daily activities in a conscious or unconscious manner. The artificial intelligence, which is implemented in many fields of activities such as driverless vehicle design, financial analysis, special education applications, marketing analyses, music classification applications, also diverge in various application areas. As a natural consequence of this situation, artificial intelligence’s implementations inthe art are also presented in a variety of recentartworks. It is a matter of wonder to what extent the artificial intelligence that is relying on mathematical grounds with rational symbol systems and the art that has been based on the concept of creativity, yet which is very difficult to define, are integrated into a well-balanced configuration. The findings and research results obtained by artificial intelligence are usually fueled by the basic questionings of human existence. This article discusses the development of artificial intelligence and the various scientific definitions that are being widely appreciated. Moreover, the relationship of creativity with artificial intelligence is examined by exploring the development of information technologies and its effects on contemporary artworks are investigated.

Keywords: Artificial intelligence, Art, Anthropocentrism, Creativity, Human-technology associations.

Selçuk Artut
DOI: 10.29224/insanveinsan.478162
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

956 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

İstanbul’a Yönelik İç Göç Hareketlerinin Ekonometrik Analizi

Hamdi Emeç / Şenay Üçdoğruk Birecikli / Burcu Kümbül Güler

Öz: Aldığı göç ile çekici bir göç destinasyonu olarak Türkiye’nin en fazla nüfusuna sahip olan İstanbul göç araştırmalarının ilgi odağını oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı İstanbul’a göç edenlerin; köy, ilçe ve il düzeyinde, kim olduğunu, sosyo-demografik faktörler açısından ortaya koymaktır. Araştırmada Türkiye İşgücü Araştırması 2015 ham verilerinden yararlanarak İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflamasından İstanbul verileri çekilmiştir. Göç modeli için önce iki durumlu (birey göç etmiş/etmemiş) ardından çok durumlu logit model uygulanmıştır. Bireylerin son on yılda İstanbul’a göç etmesi bağımlı değişkendir. İlden, ilçeden, köy-bucaktan İstanbul’a göç edip etmediği ile göç etmemiş bireylerden oluşan dört kategori mevcuttur. İstanbul’a göç etme olasılığını veren iki durumlu logit modelden elde edilen sonuçlar ile “büyük kentler genç nüfusu çekmekte, daha yaşlı nüfusu itmektedir” hipotezi desteklenmektedir. Bir diğer önemli bulgu, inşaat sektöründe çalışanların göç etme olasılığının daha fazla olduğudur. Ayrıca, bireylerin eğitim seviyesi arttıkça göreli olarak İstanbul’a göç olasılığının pozitif yönde fakat giderek azaldığı görülmektedir..

Anahtar kelimeler: İç göç, İstanbul, Logit model, Multinomial logit model.

Econometric Analysis of Internal Migration Movements towards İstanbul

Abstract: İstanbul has been focus of research interest since the city has the most dense population of Turkey as an attractive city for migration. The aim of the study is to find out who migrates to Istanbul in terms of socio-demographical factors on rural, district and urban levels. Data set of this study was drawn from Nomenclature of Territorial Units for Statistics in Turkish Workforce Survey 2015. For the migration model, first binomial logit (individual migrated/not migrated); then multinomial logit model were applied. Having migrated to Istanbul within last ten years is the dependent variable. There are four categories; migration from urban, from district, from rural and not migrated. “Large cities pull younger people, push older people” hypotheses was confirmed with the results of binomial logit model. The results also reveal that workers from the construction sector are more inclined to migrate. Moreover, as education level increases the probability of migration to Istanbul is positively but decreasingly affected.

Keywords: Internal migration, Istanbul, Logit model, Multinomial logit model

Hamdi Emeç / Şenay Üçdoğruk Birecikli / Burcu Kümbül Güler
DOI: 10.29224/insanveinsan.485198
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1186 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türkiye ve İran Çağdaş Mimarisi Dönüşümünde Ulusalcı Hareketlerin Etkisi

Navid Khaleghimoghaddam

Öz: Bu makale ilk olarak milliyetçiliğin 1920-1950 yılları arasında İran’da ve Türki-ye’de oluşturduğu toplumsal ve siyasi platformu inceleyerek, milliyetçi fikirlerin oluşumundaki temel faktörleri tanıtmaya çalışmaktadır. Yazar, İran ve Türkiye hükümetlerinin milliyetçiliği güçlendirme çabalarına odaklanıp aralarındaki resmi iş birliğinin milliyetçi hareketlerin oluşumunu nasıl etkilediğini incelemektedir. Araştırma, Türkiye ve İran’da bu milliyetçi politikaların sonucu olarak geliştirilen milliyetçi mimari hareketler ile ilgili tanıtımlar ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, İran ve Türkiye mimarisi ile ilgili eleştirmenlerin görüşlerine dayanarak bu milliyetçi mimari hareketleri ve iki ülkenin bazı mimari eserlerini incelemektedir. Sonunda, hükümet politikalarının İran ve Türkiye’de milliyetçi mimari hareketlerin ortaya çıkışını nasıl etkilediğini tartışmak üzere karşılaştırmalı bir çalışma yürütülmektedir. Bu karşılaştırmanın sonucuna göre 1920’lerin başından bu yana, İran ve Türkiye, yönetim biçimi ve halkın yaşam tarzında köklü değişiklikler talep etme konusundaki tecrübelerini yaşamaktadırlar ve bu yolda dini düşünceler, tarihi ve eski yönlerin yüze çıkması, batı ülkelerinin etkisi ve iki ülke hükümetlerinin etkileşimi gibi faktörler milliyetçi hareketlere neden olmaktadır.

Anahtar kelimeler: Hükümet, Milliyetçi hareketler, Mimari, İran, Türkiye.

The Impact of Nationalist Movements on Turkey and Iran Contemporary Architectural Evolution

Abstract: This paper firstly investigates social and political platform developed by nationa-lism in Iran and Turkey between the years 1920-1950 and introduce the main fac-tors in the formation of nationalist ideas. The author examines how formal cooperation between Iran and Turkey governments influences the formation of nationalist movements. Then, research reveals promotions related to the nationalist architectural movements of Turkey and Iran nationalists policies. Therefore, based on the opinion of the critics, paper investıgates some architectural buildings of the two countries. Finally, to discuss how the governmental policies affect Iran and Turkey nationalist architectural movements, a comparative study is conducted. Accordingly, Iran and Turkey apply their experience in the formation of a government to demand fundamental changes in people’s lifestyle. In this way, factors such as religious ideas, historical aspects, western countries influences, and the interaction of the governments of the two countries cause nationalist movements.

Keywords: Government, Nationalist movements, Architecture, Iran, Turkey.

Navid Khaleghimoghaddam
DOI: 10.29224/insanveinsan.515362
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

838 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türk Sosyo-Kültürel Hayatına Fesin Yansıması Bağlamında Antepli Aynî’nin Divanında Fes

Nurgül Özcan

Öz: Günümüzde Osmanlı Devleti’nin sembollerinden olan fesin çok eski bir tarihi vardır. Türklerin fesle tanışması, 16.yüzyılda Cezayirli denizciler vasıtasıyla olmuştur. Fesin, resmi başlık olarak kabulü, II. Mahmud döneminde, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması sonrasına rastlar. Fes, Serasker Hüsrev Paşa vesilesiyle Osmanlı’ya getirilmiştir. Sonra da II. Mahmud’un isteğiyle resmi başlık olarak kabul edilmiştir. Fesin halk tarafından kabul görmesi kolay olmamıştır. Fes konusu sadece siyasetçilerin değil sanat camiasının da gündemine girmiştir. Şairler, fes propagandası yapan şiirler yazmıştır. Dönemin şairlerinden Antepli Aynî de yazdığı methiyelerle, düşürdüğü tarihlerle fes reformuna destek vermiş, bu sebeple padişahın iltifatına mazhar olmuştur. Çalışmamızda; fesin Türk sosyo-kültürel hayatına girişi sonrasında 18. yüzyıl şairlerinden Aynî’nin divanındaki fesle ilgili unsurlar tespit edilmiş, şairin fes meselesine yaklaşımı ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Ayrıca Osmanlı sosyal hayatını derinden etkileyen fes reformunun o dönemde yaşayan bir şairin nazarından edebiyata nasıl yansıdığı incelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Fes, Feshane, II. Mahmud, Antepli Aynî.

Antepli Ayni’s Poems in the Context of Reflection of Turkish Socio-Cultural Life

Abstract: The fez, known as a symbol of the Ottoman’s nowadays, has an ancient history. Turks met the fez in the 16th century by way of the Algerian sailors. It’s official acceptance come across the period of the Mahmud II, with the disbandment of the corps of janissaries. The fez was brought to the Ottoman life by seraskier Hüsrev Pasha. After that, with Mahmud II’s request it became the periods’ official headwear. But nevertheless, the acceptance of the fez by the society was not that easy. There with the fez was not only the topic of the politicians, but also became the topic of the artists. The poets wrote poems to make the fez propaganda. Aynî from Antep, was one of the poets of this period, honored with compliments by the sultan, because of his supportive praises and chronograms about the fez reform. This work contains the elements related to the fez in Aynî’s divan and deals with the poet’s approach to the fez problem in detail. Also this study reflects the poet’s perspective on the fez reform that had an impact on Ottoman social life of this time and how he transferred this subject to the literature.

Keywords: Fez, Feshane, Mahmud II, Aynî.

Nurgül Özcan
DOI: 10.29224/insanveinsan.543699
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1654 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

İkinci Cins’te Simone De Beauvoir’ın Giyinme ve Süslenme Üzerine Çözümlemesi

Deniz Soysal

Öz: Bu makalede Beauvoir’ın kadınların giyimi üzerine düşüncesinin beş ögesini sundum ve çözümledim. Beauvoir, çözümlemesinin merkezine evli kadının sosyal yaşamını koymuş ve kadınların giyinip kuşanma biçiminin onları cinsel nesneye dönüştüren karmaşık bir sosyal strateji içerdiğini iddia etmiştir. İkinci Cins’te sunulduğu şekliyle, Beauvoir’ın giyim ve süslenme konusundaki fikirleri, bu fikirlerin emsalsizliği, derinliği ve özgürleştirici potansiyelini göstermek amacıyla ayrıntılarıyla ele alınmıştır.

Anahtar kelimeler: Beauvoir, giyim, moda, nesneleşme, bağımlılık, feminizm.

Simone de Beauvoir’s Analysis of Dressing up and Adornment in The Second Sex

Öz: In this paper I have presented and analyzed five components of Beauvoir’s thought on women’s dressing. Beauvoir centered her analysis on married woman’s social life, and argued that the way of women’s dressing up contains a complicated social strategy that transforms them into erotic objects. As presented in The Second Sex, Beauvoir’s thoughts on the subject of dressing up and adornment is discussed in detail for the purpose of showing her thoughts’ uniqueness, depth and liberating potential.

Anahtar kelimeler: Beauvoir, dressing up, fashion, objectification, dependence, feminism.

Deniz Soysal
DOI: 10.29224/insanveinsan.549153
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(İngilizce)

928 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Kuyucaklı Yusuf Romanının Kadın Kahramanlarını Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Psikososyal Yönleriyle Ele Almak

Aziz Şeker

Öz: Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf’u, yazıldığı sosyal-tarihsel dönemin toplumsal yapısının birçok özelliğini başarıyla işlemiş bir romandır. Sosyal içerikli bu roman, 1900’lü yılların başında Ege’de farklı kültürlerden insanların bir arada yaşadıkları bir kasabada; ailesi eşkıyalar tarafından katledilen kimsesiz Yusuf’un evlatlık alındığı ailedeki durumunu, kendisiyle ve toplumla ilişkisinin yanı sıraromanın geçtiği toplumsal gerçek içinde farklı toplumsal tabakalardan insanların, grupların ekonomik, sosyal kültürel yönlerini de konu ediniyor. Romanda, toplumsal cinsiyet hiyerarşisini inşa eden erkeklerin egemen olduğu ataerkil bir toplumda, kadınların sosyal konumlarını yakından görüyoruz. Bu çalışmada, toplumsal cinsiyet kurulumunun kadınların aleyhine olduğu bir toplumsal sistemi romanda geçen olaylar ekseninde tartışırken, romanın kadın kahramanlarının (Muazzez, Şahinde, Çineli Kübra) yaşamlarını da psikososyal açıdan ele alacağız. Roman kadın kahramanlarının, toplumsal gerçeği yansıtan toplumsal cinsiyet olgusundan yola çıkılarak analiz edilmesinin, cinsiyetçi dilin romandaki görünürlüğünü de eleştirel olarak değerlendirmemize katkı sağlayacağı düşünülmektedir..

Anahtar kelimeler: Roman, Toplumsal cinsiyet, Kadın, Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı.

An Evaluation of Female Heroes in Kuyucaklı Yusuf with Psycho-Social Aspects in the Context of Gender Roles

Abstract: Sabahattin Ali’s Kuyucaklı Yusuf is a novel that successfully reflected many aspects of the social structure of the social-historical period in which it was written. Set in a district where people from different cultures lived together in the early 1900s, this novel with social content is about Yusuf the orphan, whose parents were murdered by bandits, in a family who adopted him and his relations with both himself and the community in which he lived. Moreover, the write treats the social and socio-cultural aspects of people from different social strata in the social reality where the novel is set. In the novel, we see closely the social status of women in a patriarchal society in which the men who build the gender hierarchy are the dominant gender. In this study, we will discuss a social system where gender is against women in the context of the events in the novel and examine the lives of female heroes (Muazzez, Şahinde, Çineli Kübra) from a psychosocial perspective. Analysis of novel female heroes based on the gender phenomenon reflecting social reality is thought to contribute to a critical evaluation of the visibility of sexist language in the novel.

Keywords: Novel, Gender, Women, Gender discrimination.

Aziz Şeker
DOI: 10.29224/insanveinsan.521714
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1214 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Sosyal Medya, Yerel Yönetimler ve Katılımcı Yönetim: Bilgi Çağında Belediyeler için Yeni Stratejiler

Ali Yeşildal

Öz: Sosyal medya, çevrimiçi etkileşimli katılımın önemli bir kanalı haline gelmekte ve yerel yönetimler, vatandaşların siyasal ve sosyal ilişkilere katılımını artırma fırsatını ele geçirmektedir. Dünya çapında yerel yönetimler, vatandaşların daha fazla bilgiye erişim, kurumsal şeffaflık, katılımcı karar alma ve kamu hizmetlerine erişim konusundaki isteklerini karşılamak için internet ve ilgili Bilgi ve İletişim Teknolojilerini (BİT) kullanmaktadır. Dolayısıyla bilgi ve iletişim teknolojileri yerel yönetimlerde katılımcı yönetim anlayışının sağlanmasında önemli rol oynamaktadır. Günümüzde birçok ülkede yerel yönetimler sosyal medya araçlarını etkin şekilde kullanmaktadırlar. Bu çalışmada, doğru kullanıldığında sosyal medyanın kültürel, politik, ekonomik ve sosyal bağlılığı nasıl geliştirebileceğini anlatmaktadır. Ayrıca yöneticiler, açıklık, şeffaflık ilkelerini vurgulamak ve sivil katılımı teşvik etmek için önemli iletişim araçlarını temsil ederler. Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde yerel yönetimler sosyal medya stratejilerini başlatmıştır.

Anahtar kelimeler: Sosyal medya, Yerel yönetimler, Katılımcı yönetim.

Social Media, Local Governments and Participatory Management: New Strategies for Local Governments in Information Era

Abstract: Social media is becoming an important channel of online interactive participation and local governments have the opportunity to increase citizens’ participation in political and social relations. Local governments around the world use the Internet and related Information and Communication Technologies (ICT) to meet the demands of citizens for access to more information, institutional transparency, participatory decision-making and access to public services. Therefore, information and communication technologies play an important role in providing participatory management understanding in local governments. Today, in many countries, local governments are effectively using social media tools. In this study, it describes how social media can improve cultural, political, economic and social commitment when used correctly. In addition, managers represent important communication tools to emphasize the principles of openness, transparency and encourage civic engagement. Today, local governments have started social media strategies in many countries of the world.

Keywords: Social media, Local administrations, Participatory management.

Ali Yeşildal
DOI: 10.29224/insanveinsan.507609
Yıl 6, Sayı 22, Güz 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

806 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.