The Impact of Neo-liberal Policies on Media and Public Service Broadcasting

Naciye Beril Ekşioğlu Sarılar

Abstract: The neo-liberal economic policy that started in the 1970’s and made its presence felt after the 1980’s has changed the economic and political structures of the World. In this period in which Information Technologies made quick progress, the rapidly shrinking markets and rampant unemployment caused investors to turn their attention towards media. In parallel to the recent economic developments in the 1980’s, a commercial approach towards broadcasting surfaced in Turkey. In the era in which commercial broadcasting whose ownership structure was different from the more traditional way of broadcasting was gaining traction, the proprietor and the party in power formed a complicated relationship that pushed back the mentality of public service broadcasting. Although at first it was thought as a place in which the freedom of expression would find voice, as time went on it transformed into a monopoly and failed the expectations of the public. This study focuses on the relationship between private broadcasting and power, the state of public service broadcasting and if it can be a solution for the public in areas such as expression or access to information. In this purpose the role of mass media in the production of hegemonic relationships in a neo-liberal environment is discussed with the focus on neo-liberal economic policies.

Keywords: Political economy, Media, Neo-liberalism, Public service broadcasting

Neo-liberal Politikaların Medya ve Kamu Hizmeti Yayıncılığına Etkisi

Öz: 1970’lerde başlayan 1980’lerden sonra etkin bir şekilde varlığını hissettiren neo-liberal ekonomi politikaları dünyada iktisadi ve siyasi yapıları değiştirmiştir. Enformasyon teknolojilerinin hızla ilerlediği bu dönemde daralan piyasalar ve işsizlik yatırımcıların medyaya yönelmesine neden olmuştur. İletişim devriminin yaşandığı bu süreçte, dünyadaki ekonomik gelişmelere paralel bir düzlemde, 1980’lerden itibaren Türkiye’de de tecimsel yayıncılık anlayışı ortaya çıkmıştır. Sahiplik/mülkiyet yapısı geleneksel basın anlayışından farklı olan ticari yayıncılığın ağırlık kazandığı bu dönemde, sermaye-iktidar ilişkisinin karmaşıklaşması nedeniyle kamu hizmeti yayın anlayışı geri plana itilmiştir. Ancak fikri özgürlüklerin demokratik bir ortamda hür ifadesini bulacağı düşünülen ticari yayıncılık, süreç içinde tekelleşme yoluna gitmiş ve kamuoyu adına beklentileri boşa çıkarmıştır. Çalışma, ticari/özel yayıncılığın siyasal iktidara destek veren aynı zamanda iktidardan beklenti içinde olan mülkiyet yapısına; kamu hizmeti yayıncılığının bugünkü durumuna ve kamuoyunun ifade ve bilgiye ulaşmak gibi demokratik hak ve taleplerine çözüm olup olamayacağı üzerine odaklanmaktadır. Bu maksatla neo-liberal iktisadi politikalar odağa alınarak, iktidarın/egemenlerin kitle iletişim araçlarıyla ürettiği hegemonik ilişkiler eleştirel ekonomi politik bağlamda tartışılmaktadır.

Anahtar kelimeler: Eleştirel ekonomi politik, Medya, Neo-liberal politikalar, Kamu hizmeti yayıncılığı

Naciye Beril Ekşioğlu Sarılar
DOI: 10.29224/insanveinsan.791980
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text
(Turkish)

[post-views]
27 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Critical Political Economy Analysis of the Commodifacation of Prosumer Labor in the Case of Twitter

Erdal Dağtaş / Cemgazi Yoldaş

Abstract: Dealing with the commodification processes and exploitation of users who participate in online activities on the social networking site Twitter, this study is based on the critical political economy approach. In this study, in which the rise of social media along with the recent developments in communication technologies was evaluated within the capitalist modes of production and style, the production and consumption relations observed in Twitter were examined. The capitalist relations, processes and forms dominating Twitter have evaluated under the thematic categories of analysis; the determinations made in these categories were obtained from semi-structured in-depth interviews conducted with the chosen research group of 10 participants, by intended sampling technique among Twitter users. It is concluded that Twitter is seen by the participants as a digital space in which production and exchange relations take place and a tool that enables these relations to be actualised.

Keywords: Twitter, Prosumer labor, Audience commodity, Commodification processes, Primitive accumulation

Üretüketici Emeğin Metalaşması: Twitter Örneğinde Eleştirel Ekonomi Politik Bir Çözümleme

Öz: Sosyal paylaşım sitesi Twitter’da çevrimiçi etkinliklerde bulunan kullanıcıların metalaşma süreçlerini ve sömürülme biçimlerini ele alan bu çalışma, eleştirel ekonomi politik yaklaşım üzerine yükselmektedir. Son yıllarda iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte sosyal medyanın yükselişinin, kapitalist üretim tarzı içinde değerlendirilmesinin sunulduğu bu çalışmada, Twitter’da yer alan üretim ve değişim ilişkileri incelenmiştir. Twitter’da egemen olan kapitalist ilişki, süreç ve biçimler belirlenen tematik kategoriler altında değerlendirilirken; bu kategorilerde yapılan saptamalar Twitter kullanıcıları arasından amaçlı örneklem tekniğiyle oluşturulan 10 katılımcının bulunduğu örnek araştırma grubuyla yapılan yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmelerin değerlendirilmesiyle elde edilmiştir. Twitter’ın katılımcılar tarafından içinde üretim ve değişim ilişkilerinin gerçekleştiği bir dijital mekân ve bu ilişkilerin gerçekleşmesine olanak sağlayan bir araç olarak görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar kelimeler: Twitter, Üretüketici emeği, İzleyici metası, Metalaşma süreçleri, İlkel birikim

Erdal Dağtaş / Cemgazi Yoldaş
DOI: 10.29224/insanveinsan.784571
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text
(Turkish)

[post-views]
28 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Creative Industries, Culture-Based Entrepreneurship, and Critical Political Economy: Rethinking of the Blind Spot

Serhat Kaymas

Abstract: This study has endeavour to the rethinking of the transformations of culture-based entrepreneurships within Turkey’s creative industries ecosystems. In the present study which is mainly based on “creative diffusions” and “cultural economic geography” theories; the culture-based entrepreneurships have almost been addresses the transformation process of knowledge based societies in Turkey. In the very close history of capitalism, culture-based entrepreneurship has emerged more than the meaning of solely commercial entrepreneurships, in this sense, this study aims to address an important component of Turkey’s innovation network, Ankara, Istanbul and Izmir where the cities represent different sections of Turkey’s creative ecosystem, has been chosen as the extent of the investigation. Istanbul, as well as being the European Capital in 2010, the UNESCO creative cities to take part in the design of the city’s network of Ankara, Turkey’s capital is in addition to the information technology field of creative urban transformation plan in Izmir with stand in for the selection of the city said provided an important justification. In the study, on the other hand, the entrepreneurship policies of UNESCO and the European Union in creative industries are evaluated through comparative policy analysis. At the end of the present study, a series of alternative governance models have offers for Turkey.

Keywords: Creative industries, Creative economy, Culture-Based entrepreneurship, Cultural geography, Creative diffusion

Yaratıcı Endüstriler, Kültür Temelli Girişimcilik ve Eleştirel Ekonomi Politik: Kör Noktayı Yeniden Düşünmek

Öz: Bu çalışma, yaratıcı endüstriler içerisinde dönüşen kültür temelli girişimciliği, Türkiye’nin yaratıcı ekosistemi içerisinde yeniden düşünmeyi amaçlamıştır. Yaratıcı yayılım ve kültürel coğrafya teorilerine dayanan çalışma içerisinde, kültür temelli girişimcilik Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşüm süreci içerisinde tartışılmaktadır. Kapitalizmin yakın döneminde, kültür temelli girişimciliğin, ticari bir yatırımcılık olarak okunmasından daha çok, ülkelerin yenilikçilik ağının önemli bir bileşeni olarak ele almayı amaçlayan bu çalışmada, Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere Türkiye’nin yaratıcı ekosistemi içerisinde farklı kesitleri temsil eden üç il, araştırmanın uzamı olarak seçilmiştir. İstanbul’un 2010 yılında Avrupa Başkenti olmasının yanı sıra, UNESCO yaratıcı şehirler ağında tasarım kenti olarak yer alması, Ankara’nın ise Türkiye’nin başkenti olmasının yanı sıra bilgi teknolojileri alanında öne çıkması ile İzmir’in yaratıcı kente dönüşüm planları söz konusu kentlerin seçilmesi için önemli bir gerekçe sağlamıştır. Çalışmada, öte yandan, UNESCO ve Avrupa Birliği’nin yaratıcı endüstrilerde girişimcilik politikaları karşılaştırmalı siyasa analizi üzerinden değerlendirilmektedir. Çalışmada, Türkiye için alternatif bir dizi yönetişim önerisi geliştirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Yaratıcı endüstriler, Yaratıcı ekonomi, Kültür temelli girişimcilik, Kültürel coğrafya, Yaratıcı yayılım

Serhat Kaymas
DOI: 10.29224/insanveinsan.782478
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text
(Turkish)

[post-views]
41 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

The Netflix Effect in the Age of Video on Demand Services

Sedat Özel

Abstract: The emergence and development of video streaming technology has been the reason for a strong change in traditional television production and consumption forms. An active viewing process for the audience is frequently mentioned, also new opportunities and new business models in the distribution of television content are emphasized. The study focuses on OTT, one of these business models, together with It examines the basic codes of change adhering to a conceptual analysis. The Netflix effect statement is often used to describe this change. In this context, the determinations of how Netflix stands out are at some point a concrete example of the change in television. Netflix has grown globally with developing content catalogs that fit the fragmented structure of the audience, implementing its own broadcast plan against the standard television stream, and strategies that support the binge watching behavior associated with them.

Keywords: Video streaming, OTT, Video on demand, Binge watching, Netflix

Talebe Bağlı Video Servisleri Çağında Netflix Etkisi

Öz: Video akış teknolojisinin ortaya çıkması ve gelişmesi, geleneksel televizyon üretim ve tüketim biçimlerinde güçlü bir değişimin sebebi olmuştur. İzleyici için aktif bir izleme sürecinden sıklıkla bahsedilmekle ayrıca televizyon içeriğinin dağıtımında yeni olanaklar, yeni iş modellerine vurgu yapılmaktadır. Çalışma bu iş modellerinden biri olan OTT’ye odaklanmakla birlikte, değişimin temel kodlarını kavramsal bir analize bağlı kalarak incelemektedir. Değişimi anlatmak için Netflix etkisi deyimi sıkça kullanılır. Bu bağlamda Netflix’in nasıl öne çıktığına dair tespitler bir noktada televizyondaki değişimin de somut örneğidir. Netflix’in, izler kitlenin parçalı yapısına uygun içerik katalogları geliştirmesi, standart televizyon akışına karşı kendi yayın planını uygulaması ve bunlarla ilişkili tıkınırcasına izleme (binge watching) davranışını destekleyen stratejileri ile küresel olarak güçlenmiştir.

Anahtar kelimeler: Video akış, OTT, Talebe bağlı video, Tıkınırcasına izleme, Netflix

Sedat Özel
DOI: 10.29224/insanveinsan.786938
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text
(Turkish)

[post-views]
27 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Examination of the Film Incentives Provided Within the Years 2005-2020 from the Critical Economy Political Perspective

Can Diker

Abstract: As cinema has become a global industry, Hollywood corporations have limited the scope of many film productions by having the leading role in film production, distribution, and streaming channels. While independent films attempt to retain their economic status against Hollywood thanks to the provided budgets such as government subsidies, grants, and festival awards, they claim to have become the object of a cultural hegemony when they had to adapt to the criteria of such aforementioned Western alternative sources. In Turkey, in order to strengthen the national cinema, even it is subject to several criticisms throughout time, the law entitled “Law on the Evaluation and Classification of Movies and About Their Incentives” with no 5224 which has been effective since 2004 and have been supporting the film production industry since then, many films’ production has been made possible in this way. In this study, examinations are performed on the data of the incentives provided to the cinema in the 15 years corresponding to the period since Law No. 5224 has been operational. Then the criticisms of Law No. 5224 addressed primarily from a critical political economy perspective.

Keywords: Law no. 5224, Filmmaking Fund, Critical political economy

2005-2020 Yılları Arasında Verilen Film Destekleri Üzerine Eleştirel Ekonomi Politik Bir Değerlendirme

Öz: Sinemanın küresel çapta bir endüstri haline gelmesiyle birlikte Hollywood şirketleri film yapım, dağıtım ve gösterim ağlarında baskın bir konum elde ederek diğer film yapımlarının alanlarını daraltmışlardır. Bağımsız filmler; devlet destekleri, fon yardımları ve festival ödülleri gibi bütçeler sayesinde Hollywood’a karşı ekonomik olarak mevcudiyetini korumaya çalışırken kendilerini söz konusu Batılı alternatif kaynakların kriterlerine adapte etmek zorunda kaldıklarında kültürel bir hegemonyanın nesnesi haline geldikleri iddia edilir. Türkiye’de ise ulusal sinemayı güçlendirmek amacıyla, zaman içerisinde çeşitli eleştirilere maruz kalsa da 2004’te yürürlüğe girerek film yapımına destek vermeye başlayan 5224 sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması İle Desteklenmesi Hakkında Kanun” sayesinde pek çok filmin çekilebildiği görülmektedir. Bu çalışmada 5224 sayılı Kanun’un faaliyete geçmesinden itibaren geçen 15 yıllık sürede sinemaya yapılan desteklerin verilerine yönelik değerlendirmeler yapılmıştır. Ardından eleştirel ekonomi politik bir perspektiften 5224 sayılı Kanun’a yönelik eleştirilere odaklanılmıştır.

Anahtar kelimeler: 5224 sayılı kanun, Film Yapım Desteği, Eleştirel ekonomi politik

Can Diker
DOI: 10.29224/insanveinsan.785096
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text

(Turkish)

[post-views]
21 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Fox News and CNN’s Twitter Use in the COVID-19 Outbreak in the Context of Critical Discourse Analysis

İhsan Karlı / Zeynep Benan Dondurucu
In Covid-19 epidemic, in USA, the public information requirement has increased the social media use level by citizens and the mass media, and the focus of the news production process is based on the federal government’s pandemic activities. The focus of this study is the argument that economic-political and ideological differences affect news channels’ presentation of the government’s work on the pandemic. The aim of the study is to reveal the effect of the political economy of the media on the information flow on Twitter during the Covid-19 crisis period and determine similarities and differences of CNN and Fox News channels. In this context, content with the highest level of interaction about government’s anti-epidemic activities, were analyzed with the critical discourse analysis method on the Twitter accounts of CNN and Fox News between March and April 2020. As a result of the analysis, it is found out that D. Trump and the Government’s Outbreak Management Performance was presented as “successful and positive” in Fox News, “unsuccessful and negative” in CNN and the discursive difference of the news is related to the ideological, economic and political structure of the mass media.

Keywords: Covid-19 outbreak, Political economy, News production process, Twitter, Discourse analysis

Eleştirel Söylem Çözümlemesi Bağlamında Fox News ve CNN’in COVID-19 Salgınında Twitter Kullanımı

Covid-19 salgınında, ABD’de, halkın haber alma ihtiyacının artması; yurttaşların ve kitle iletişim araçlarının sosyal medya kullanım düzeyini arttırmıştır ve haber üretim sürecinin odak noktası federal hükümetin salgınla mücadele faaliyetleri üzerine temellenmiştir. Ekonomik-politik ve ideolojik farklılıkların, haber kanallarının hükümetin pandemiyle ilgili yürüttüğü çalışmaları sunuş biçimini etkilediği savı, bu çalışmanın temel çıkış noktasını oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı ise, Covid-19 krizi döneminde medyanın ekonomi politiğinin Twitter’da enformasyon akışındaki etkisini ortaya koyarak; CNN ve Fox News kanallarının siyasal haberleri sunum biçimi benzerlik ve farklılıklarını belirlemektedir. Bu bağlamda, Mart-Nisan 2020 tarih aralığında, CNN ve Fox News’in Twitter hesaplarında hükümetin salgınla mücadele faaliyetlerini içeren, en yüksek etkileşim düzeyine sahip içerikler, eleştirel söylem analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Analiz sonucunda, Fox News’in haberlerinde D. Trump ve Hükümetin Salgın Yönetimi Performansının “başarılı ve olumlu”; CNN haberlerinde ise “başarısız ve olumsuz” sunulduğu ve haberlerin söylemsel farklılığın kitle iletişim araçlarının ideolojik, iktisadi ve siyasal yapısı ile bağlantılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar kelimeler: Covid-19 salgını, Ekonomi politik, Haber üretim süreci, Twitter, Söylem analizi

İhsan Karlı / Zeynep Benan Dondurucu
DOI: 10.29224/insanveinsan.788068
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text
(Turkish)

[post-views]
29 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Reflection of Anti-Racist Protests on Social Media: The Case of Barack Obama

Metin Işık / Erdal Bilici

Abstract: Media, economy, politics and social events play a direct role in the transformation of a regionally occurring event into a global event. Accordingly, Twitter plays an effective role in changing and transforming events. The murder of George Floyd in Minnesota on May 25, 2020; The impact of anti-racist rhetoric and protests in the context of media, economy and politics have been discussed. The tweets of former US political leader on Twitter between May 25 and June 25 were analyzed within the framework of the critical discourse analysis method. The first tweet on the events occurred on 29 May 2020 and the last tweet occurred on 16 June 2020. Ten tweets about anti-racism and protests were shared between these dates. As a result of, the former president of the US has used a positive and encouraging language. It was determined that young people in protests raised their voices against injustice.

Keywords: Discourse analysis, Twitter, Racism, Barack Obama, Protest

Irkçılık Karşıtı Protestoların Sosyal Medyaya Yansıması: Barack Obama Örneği

Öz: Bölgesel olarak ortaya çıkan bir olayın küresel bir olaya dönüşümünde medya, ekonomi, siyaset ve toplumsal olaylar doğrudan rol oynamaktadır. Twitter’ın olayların değişmesinde ve dönüşmesinde etkili bir rol aldığı söylenebilir. Bu çalışmada, Minnesota’da, 25 Mayıs 2020 tarihinde George Floyd’un öldürülmesi olayının medya, ekonomi ve siyaset bağlamında ırkçılık karşıtı söylemler ve protestoların nasıl bir etki yarattığı ele alınmaktadır. ABD’nin eski siyasi lideri Barack Obama’nın Twitter’daki 25 Mayıs ve 25 Haziran arasındaki paylaşımları eleştirel söylem analizi metodu çerçevesinde incelenmiştir. Olaylarla ilgili ilk paylaşımın 29 Mayıs 2020’de olduğu ve son paylaşımın ise 16 Haziran 2020’de olduğu görülmektedir. Bu tarihler arasında ırkçılık karşıtlığıyla ve protestolarla ilgili on adet tweet paylaşılmıştır. Yapılan analiz sonucunda, ABD eski başkanı Barack Obama’nın olumlayıcı, teşvik edici bir dil kullandığı tespit edilmiştir. Protestolardaki gençlerin haksızlığa karşı seslerini yükseltmesinin, Barack Obama’ya göre değişimi başlatacak umut verici bir olay olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar kelimeler: Söylem analizi, Twitter, Irkçılık, Barack Obama, Protesto

Metin Işık / Erdal Bilici
DOI: 10.29224/insanveinsan.787293
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text
(English)

[post-views]
26 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

The Fear-Capitalism Relation in the Context of Machiavelli’s Approach to Power: The Nightmare House Sleepwalkers Movie

Sedef Subölen

Abstract: Looking at the historical development of fear, it can be seen that it emerges as a necessary impulse to survive in many areas of life. The concept that feeds the survival impulse that has existed since the early times of history has changed in accordance with the changing world order. From the earliest times of history, members of power in power have been aware of the influence of fear and have often used this phenomenon as a means of hegemony to strengthen their power. The article aims to focus on how the power uses fear, the formally changing characteristic of primitive fear within the framework of Machiaevelli’s views. Within the scope of the study, in order to shed light on the use of fear as a power factor, based on the relationship between media, ideology and hegemony, the movie Nightmares: Sleepwalkers will be discussed with discourse and semiotic analysis.

Keywords: Fear, Power, Ideology, Machiavelli, Cinema

Machiavelli’nin İktidar Yaklaşımı Bağlamında Korku-Kapitalizm İlişkisi: Kabuslar Evi Uyurgezerler Filmi

Öz: Korku hayatın pek çok alanında yaşamı sürdürmek için gerekli bir dürtü olarak ortaya çıkmıştır. Tarihin ilk zamanlarından beri var olan hayatta kalma dürtüsünü besleyen kavram, değişen dünya düzenine uygun olarak değişim göstermiştir. Zaman içinde, bireyin ilkel korkularının yerini modern hayata ilişkin endişeleri almıştır. Tarihin ilk dönemlerinden bu yana, gücü elinde bulunduran iktidar mensupları korkunun etkisinin farkında olmuştur ve bu olguyu iktidarlarını güçlendirmek için sıklıkla hegemonya aracı olarak kullanmıştır. Makale, bu bağlamda iktidarın korkuyu nasıl kullandığına, ilkel korkunun biçimsel olarak değişen karakteristiğine Machiaevelli’nin görüşleri çerçevesinde odaklanmayı amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında medya, ideoloji ve hegemonya ilişkisinden yola çıkılarak korkunun güç unsuru olarak kullanımına ışık tutmak amacıyla, Kabuslar Evi: Uyurgezerler filmi söylem analizi ve göstergebilimsel çözümleme ile ele alınacaktır.

Anahtar kelimeler: Korku, İktidar, İdeoloji, Machiavelli, Sinema

Sedef Subölen
DOI: 10.29224/insanveinsan.789808
Year 7, Issue 26, Fall 2020


Tam metin / Full text

(Turkish)

[post-views]
34 Downloads


Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Actor Network, Health-Illness and Crime: A Discussion over Sahsiyet (Persona) Mini-Series

Ali Gündüz / Günnur Ertong Attar

Abstract: This study evaluates the transformation of a subject’s network through illness and murder and investigates this transformation in the context of the Actor Network Theory and with the example of Persona (Sahsiyet) mini-series. The main motivation of the research orig- inates from the transformation of an individual experience into a social influence and from the possibility that the fiction in Persona may turn into reality in any time. Departing from Diken and Laustsen’s principle of “When we talk about film, we talk about society.”, the study approaches the evolution of illness into serial murder from the biopsychosocial point of view and through Merton’s concept of crime that builds upon strain. The results show that an illness may have radical effects on an individual’s life and that accumulating social and institutional fractures such as ignoring in justices may cause individual quests for justice by turning into deep social wounds.

Keywords: Actor Network Theory, Sahsiyet (Persona) mini-series (2018), Sociology of health and illness, Alzheimer, Individual quests for justice.

Aktör İlişkilerağı, Sağlık-Hastalık ve Suç: Şahsiyet Dizisi Üzerinden Bir Tartışma

Öz: Bu çalışma, bir öznenin ilişki ağındaki dönüşümü, hastalık ve cinayet olguları temelinde ele almakta ve bu dönüşümü Şahsiyet dizisi örneğinde ve Aktör İlişkilerağı Kuramı (Actor Network Theory) bağlamında incelemektedir. Araştırmanın temel motivasyonu, bireysel bir yaşantının toplumsal bir etkiye dönüşümünden ve Şahsiyet’teki kurgunun her an gerçeğe dönüşebilme olasılığından kaynaklanmaktadır. Çalışma, Diken ve Laustsen’ın “Filmden bahsederken toplumdan, toplumdan bahsederken de filmden bahsederiz” ilkesinden hareket ederek, hastalığın seri cinayete evrilişine, biyopsikososyal bakış açısıyla ve Merton’ın gerilimi (strain) temele aldığı suçluluk kavramıyla yaklaşmaktadır. Sonuçlar, bir hastalığın bireyin yaşamında radikal etkiler bırakabileceğini ve haksızlıkları görmezden gelmek gibi toplumsal ve kurumsal çatlakların birikip derin toplumsal yaralara dönüşerek bireysel adalet arayışlarına neden olabileceğini ortaya koymaktadır.

Anahtar kelimeler: Aktör İlişkilerağı Kuramı, Şahsiyet dizisi (2018), Sağlık ve hastalık sosyolojisi, Alzheimer, Bireysel adalet arayışı.

Ali Gündüz / Günnur Ertong Attar
DOI: 10.29224/insanveinsan.578514
Year 7, Issue 24, Spring 2020


Tam metin / Full text
(Turkish)

[post-views]
26 Downloads

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Patient Centeredness and Patient-Centered Care

Mustafa Erdoğan / Harun Kırılmaz

Abstract: In the 20th century, the shift from physician and disease-centered approaches to patient-centered approach began. It is accepted that the quality of health will increase with the adoption of patient-centered approach and this approach will contribute to the development of health. In this way, patients are included in the decisions in the treatment and care processes. It is foreseen that patient satisfaction will be increased with this common decision-making environment, the unnecessary diagnoses and tests in the treatment and care processes will be eliminated, costs will be reduced and health literacy in society will contribute to the development of health. When the literature was examined, patient-centered care researches were conducted by using quantitative research methods according to specific characteristics such as clinical applications and disease types and especially health professionals working in patient treatment and care processes. These studies support the projections on the subject. In the Turkish literature, there are a limited number of studies on patient-centered care and these studies focus on the relationship between physician and patient in primary health care. In this research, patient- centered and patient-centered care concepts, models, barriers to patient-centered care and their positive and negative aspects are included. This study aims to contribute to the field literature with a conceptual study for patient-centered and patient-centered care approaches.

Keywords: Patient centeredness, Patient centred care, Health quality.

Hasta Merkezlilik ve Hasta Merkezli Bakım

Öz: 20. yüzyılda hekim ve hastalık merkezli yaklaşımlardan uzaklaşılarak hasta merkezlilik yaklaşımına geçiş başlamıştır. Hasta merkezli yaklaşımının benimsenmesi ile sağlıkta kalitenin artacağı ve bu yaklaşımın sağlığın gelişimine de katkı sağlayacağı kabul edilmektedir. Bu sayede hastalar, tedavi ve bakım süreçlerinde kararlara dâhil edilmekte ve oluşturulan bu ortak karar alma ortamı ile hasta memnuniyetinin de artırılacağı, tedavi ve bakım süreçlerinde ortaya çıkan gereksiz tanı ve testlerin ortadan kaldırılarak maliyetlerin düşürüleceği ve toplumda sağlık okuryazarlığının artarak sağlığın gelişimine katkı sağlanacağı öngörülmektedir. Literatür incelendiğinde klinik uygulamalar ve hastalık türleri gibi spesifik özelliklere göre ve özellikle hasta tedavi ve bakım süreçlerinde çalışan sağlık profesyonelleri üzerinde nicel araştırma yöntemleri kullanılarak hasta merkezli bakım araştırmaları yapılmıştır. Söz konusu araştırmalar da konu ile ilgili öngörüleri destekler niteliktedir. Türkçe alan yazında ise hasta merkezli bakım konusunda sınırlı sayıda çalışma yer almakta olup, bu çalışmalar daha ziyade birinci basamak sağlık hizmetlerinde hekim ve hasta ilişkisi üzerinde odaklanmaktadır. Bu araştırmada hasta merkezlilik ve hasta merkezli bakım kavramlarına, modellerine, hasta merkezli bakımın önündeki engeller ile olumlu ve olumsuz yönlerine yer verilmektedir. Bu çalışma ile hasta merkezlilik ve hasta merkezli bakım yaklaşımları için kavramsal bir çalışma ile alan yazına katkı sunulması amaçlanmaktadır.

Anahtar kelimeler: Hasta merkezlilik, Hasta merkezli bakım, Sağlıkta kalite.

Mustafa Erdoğan / Harun Kırılmaz
DOI: 10.29224/insanveinsan.668806
Year 7, Issue 24, Spring 2020


Tam metin / Full text
(Turkish)

[post-views]
24 Downloads

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.