Kadın Hakları ve Algısının İdeolojik Örüntüsü: KADEM Örneği

Ekmel Geçer / Esra Kıymaz

Öz: Kadına yönelik şiddet konusu, medya araçlarının da desteğiyle son zamanlarda toplumun gündeminde olmayı başarabilmiştir. Ancak, medyadaki temsili güçlenmiş olmasına ve politik arenada karşılık bulmasına rağmen, geleneksel, yerel ve kültürel kodlamalar nedeniyle şiddetle mücadele konusunda henüz istenilen anlamda başarı elde edilememiş ve yeterli duyarlılık geliştirilememiştir. Bu bağlamda, elinizdeki makalede, Türkiye’de kadın haklarını savunan bir sivil toplum örgütünün kadın çalışmalarındaki rolü ve kadının varoluş sorununa cevap verme yeterliliği analiz edilmiştir. Kavramsal çerçeve varoluşçu feminizm etrafında oluşturulmuştur. Yöntem olarak, Kadın ve Demokrasi Derneğinin (KADEM) kadına yönelik şiddete karşı mücadele kapsamında organize ettiği görsel ve yazılı kampanyalarının analizi göstergebilimsel (anlam biçimlerinin analizi, sembollerin kendi manaları ve işaret ettikleri sistemin daha geniş perspektiften analizi) açıdan ve feminist bir kurguyla inşa edilmiştir. Elde edilen sonuçlar; KADEM’in yürüttüğü kampanyaların başarılı ve ilgi çekici olduğuna işaret etse de kampanyanın kurgusunun muhafazakâr ideoloji ve geleneksel dinamikler etrafında şekillendiğini ve özellikle feminist teori bağlamında kadın hareketine yeterli katkıda bulunamadığını göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Kadın hareketi, Varoluşçu feminizm, Medya, KADEM, Muhafazakârlık.

The Ideological Surroundings of Women’s Rights and Perception: The Case of KADEM

Abstract: The issue of violence against women has been able to be on the social agenda particularly through support of media courses. However, although the violence against woman well-represented in the media and echoed in the political arena, due to the traditional, local and cultural codes the struggle against the violence has not been successful and the social sensitivity has not been developed. Therefore, this study, aims to analyse the role of an NGO, which works for women rights in Turkey, in women studies and its eligibility in answering the problems regarding the gender issues. The theoretical background has been based on the feminist existentialism. The methodology, being structured on the conservative and feminist point of view, semiotically analysed the visual and written campaigns of the Women and Democracy Association (KADEM). Although the results demonstrate the success and attractiveness of KADEM’s campaigns, the setup of their operations was formed within the context of conservative ideology and traditional dynamics.

Keywords: Woman movement, Feminist existentialism, Media, KADEM, Conservatism.

Ekmel Geçer / Esra Kıymaz
DOI: 10.29224/insanveinsan.458413
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1008 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

İş Becerikliliği ve İş Tatmini Arasındaki İlişki: “İşe İlişkin Değişiklikler, Memnuniyeti Artırabilir mi?”

Gökhan Kerse

Öz: Bu araştırmada ulusal yazında henüz araştırma konusu yapılan iş becerikliliği ve iş becerikliliğinin bir ardılı olduğu düşünülen iş tatmini kavramları ele alınmıştır. Araştırmada literatür taramaları yapılmış ve ulusal yazında kavramlar arası ilişkiyi ele alan araştırmaların yapılmadığı belirlenmiştir. Uluslararası araştırma bulguları da dikkate alınarak araştırma hipotez(ler)i geliştirilmiştir. Geliştirilen hipotezlerin testi için imalat sektöründe faaliyet gösteren bir işletmenin 198 çalışanından veriler toplanmıştır. Verilerin toplanmasında kolayda örnekleme yöntemi ve anket tekniği kullanılmıştır. Hipotez testine ilişkin bulgulardan iş becerikliliğinin sadece yapısal iş kaynaklarını artırma boyutunun çalışanların iş tatminini pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir. İş becerikliliğinin sosyal iş kaynaklarını arttırma, merak uyandırıcı iş taleplerini arttırma ve engelleyici iş taleplerini azaltma boyutları iş tatminini anlamlı düzeyde etkilememiştir. İş becerikliliğine ilişkin bütünsel analizler sonucunda ise iş becerikliliği davranışının artmasıyla iş tatmin düzeyinin de arttığı; dolayısıyla iş becerikliliğinin iş tatmininin önemli bir öncülü olduğu belirlenmiştir. Araştırma bulguları yorumlanarak kısıtlar ifade edilmiştir.

Anahtar kelimeler: İş becerikliliği, İş tatmini, İmalat sektörü.

The Relationship between Job Crafting and Job Satisfaction: “Can Changes in Work Increase Satisfaction?”

Abstract: In this study, the concept of job crafting, which is the subject of new research in the national literature, and the concept of job satisfaction, which is thought to be the result of job crafting, are discussed. The literature was reviewed and it was determined that there were no studies on the relationship between concepts in the national literature. Research hypothesis has been developed by taking into account international research findings. Data were collected from 198 employees of a manufacturing business in order to test the developed hypotheses. Sampling method and survey technique were used for data collection. Findings of hypothesis testing showed that the dimension of increasing structural job resources of the job crafting positively affects the job satisfaction of the employees. Decreasing hindering job demands, increasing social job resources, increasing challenging job demands were not significantly affected job satisfaction. As a result of general analyzes on job crafting, it was determined that job satisfaction level increased with the increase of job crafting behaviors. Therefore, it is determined that job crafting is an important premise of job satisfaction. The research findings were interpreted and the constraints in the research were expressed.

Keywords: Job crafting, Job satisfaction, Manufacturing sector.

Gökhan Kerse
DOI: 10.29224/insanveinsan.500958
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

984 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Eğitimde Postmodern Durum: Yapılandırmacılık

Ahmet Kesici

Öz: Yapılandırmacılığın epistemolojik ve ontolojik görüşlerinin postmodernizmin görüşleri ile uyumlu olması, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının postmodernizmin eğitimdeki izdüşümü olduğu şeklinde değerlendirmelerin yapılmasına neden olmuştur. Bu nedenle yapılandırmacı eğitim anlayışının daha iyi anlaşılabilmesi için postmodernizmin anlaşılması gerekir. Postmodernizmi anlayabilmek için de modernizmi anlamak gerekir. Hem modernizmin hem de postmodernizmin kendine özgü bilgi, varlık ve ahlak anlayışları vardır. Her iki görüşe dayalı bilim, toplum, sanat gibi birçok insan etkinliği hakkında görüşler ileri sürülmüştür. Bu çalışmada yapılandırmacı eğitim, modern ve postmodern görüşlere dayalı olarak incelenmiştir. Çalışmada ilk olarak modernizmin ve postmodernizmin eğitim bağlamında bilgi ile ilgili görüşleri, bilim tarihi ve bilim felsefesi perspektifinde incelenmiştir. Daha sonra modernizm ve postmodernizmin eğitim ve öğrenme ile ilgili görüşleri ortaya konulmuştur. Son olarak yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı incelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Postmodernizm, Modernizm, Yapılandırmacılık, Eğitim.

Postmodern Situation in Education: Constructivism

Abstract: Epistemological and ontological aspects of constructivism are compatible with aspects of postmodernism. Hence, it can be concluded that constructivism is the reflection of postmodernism on education. From this point, to understand the constructivist educational view, it is need to understand postmodernism. To understand postmodernism, modernism should be understood. Both modernism and postmodernism have their own knowledge of information, existence, and morals. Based on these views, a lot of ideas and opinions have been claimed about science, society, art and other human activities. In this study, the constructivist education was examined based on the views of modernism and postmodernism. In this paper, ideas of modernism and postmodernism about education have been examined from the point of science history and philosophy of science. Moreover, perspectives of modernism and postmodernism about education and learning have been depicted. Finally, constructivist learning approach has been examined.

Keywords: Postmodernism, Modernism, Constructivism, Education.

Ahmet Kesici
DOI: 10.29224/insanveinsan.442811
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1174 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Benlik Saygısı ve Organ Bağışı Tutumu İlişkisi: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma

Harun Kırılmaz / Pelinsu Buket Güler

Öz: Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin benlik saygısı düzeyleri ve organ bağışı tutumları ilişkisini incelemektir. Araştırma örneklemini Sakarya Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okuyan 250 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak “Organ Bağışı Tutum Ölçeği”, “Benlik Saygısı Ölçeği” ve öğrencilere ait kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre organ bağışı ile ilgili bilgilerin en fazla görsel medya aracılığıyla elde edildiği görülmüştür. Üniversite öğrencilerin benlik saygısı orta düzeydedir. Benlik saygısı ile organ bağışı tutumu arasında pozitif yönde ve istatistiksel açıdan anlamlı ilişki bulunmuştur. Benlik saygısı, organ bağışı tutumunu olumlu yönde etkilemektedir. Üniversite öğrencilerin benlik saygısı düzeyleri artıkça organ bağışı tutum düzeylerinin de artacağı düşünülmektedir. Ayrıca organ bağışı tutum ölçeğinin alt boyutu olan altruistik değer ile cinsiyet, yaş ve sınıf arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Organ bağışı ile ilgili eğitimlerin yapılması, öneminin anlatılması, gençlerin bağış kampanyalarına katılması gibi faaliyetler öğrencilerin ve toplumun organ bağışı konusunda bilinçlenmesine ve farkındalıklarının artmasına yararlı olacaktır.

Anahtar kelimeler: Benlik saygısı, Organ nakli, Organ bağışı.

Self-Respect and Organ Donation Attitude Relationship: A Research on University Students

Abstract: The purpose of this study is to examine the relationship between university students’ self-esteem levels and organ donation attitudes. The research sample was composed of 250 students studying at Sakarya University Faculty of Business Administration. The “Organ Donation Attitude Scale”, “Self Respect Scale” and personal information form belonging to students were used as data collection tools. According to research findings, information about organ donation was obtained mostly via visual media. University students’ self-esteem is moderate. Positive and statistically significant relationships were found between self-esteem and organ donation attitude. Self-esteem affects organ donation positively. The level of self-esteem of university students is thought to increase with the level of organ donation attitude. In addition, there was a significant difference between altruistic value, which is the sub-dimension of organ donation attitude scale, and sex, age and class. Activities such as organ donation trainings, the explanation of the precepts, and the participation of young people in donation campaigns will be useful for raising awareness and awareness of the donations of the students and the community.

Keywords: Self-respect, Organ plantation, Organ donation.

Harun Kırılmaz / Pelinsu Buket Güler
DOI: 10.29224/insanveinsan.515104
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

954 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türkiye Siyasetini Değerler Üzerinden Okumak: 14 Mayıs 1950 Seçimi

Aynur Köse / Mustafa Yılmaz

Öz: Bu çalışma, millet iradesiyle iktidarın değiştiği ilk seçim olarak Türkiye siyasi tarihine geçen 14 Mayıs 1950 seçimini konu edinmektedir. Çalışmanın amacı bu önemli seçimde siyaset söylemine egemen olan değerleri ortaya çıkarmaktır. Dönemin iktidar partisi konumundaki CHP ve muhalefet partisi konumundaki DP’li siyasal aktörlerin dönem gazetelerinde yer alan konuşmaları değerler açısından incelenmiştir. İçerik analizi yöntemiyle yapılan araştırmada analiz kategorileri olarak, Schwartz Değer Ölçeği’ndeki temel ve üst düzey değer boyutları kullanılmıştır. Bu yolla CHP ve DP’li siyasal aktörlerin seçmeni ikna etmek için hangi beklenti ve değerlere seslendikleri ve dönem siyasetinin egemen değer öncelikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Analiz sonucunda 1950 seçiminde siyasal aktörlerin söylemlerinde en sık kullanılan değerlerin kendini yönetme, başarı, yardımseverlik, güvenlik, güç ve evrensellik temel değerleri olduğu saptanmıştır. CHP ve DP’li aktörlerin söylemleri temel değerler açısından karşılaştırıldığında, her iki partinin benzer değerleri öne çıkardıkları ancak öncelikler sıralamasının farklı olduğu görülmüştür.

Anahtar kelimeler: Değer, Siyaset, Seçim, Söylem, Türkiye.

Reading Turkey Politics on Values: May 14, 1950 Elections

Abstract: This study’s subject is the May 14, 1950 elections in which political power has changed by national will. The aim of the study is to reveal the values that dominate politics discourse in this important election. The CHP, which was the ruling party of the period, and the speeches of the DP political actors in the period newspapers were examined in terms of values. In the research conducted with the content analysis method, the basic and upper level dimensions of the Schwartz Value Scale were used as the analysis categories. In this way, it was tried to determine the expectations and values of the CHP and DP politicians to convince the voters and the dominant value priorities of the period politics. As a result of the analysis, it was found that the values most frequently used in the discourse of political actors in the 1950 election were the values of self-management, success, benevolence, security, power and universality. When the discourses of the CHP and DP actors were compared in terms of basic values, it was seen that both parties put forward similar values but the order of priorities was different.

Keywords: Values, Policy, Election, Discourse, Turkey.

Aynur Köse / Mustafa Yılmaz
DOI: 10.29224/insanveinsan.499145
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

892 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

16. Yüzyıl Osmanlı Kitap Sanatlarında Farklı Bir Uygulama: Şâh u Gedâ Mesnevisinin Çiçek Baskılı Kâğıtları

Savaş Maraşlı

Öz: 16. yüzyıl şairlerinden Taşlıcalı Yahya Bey’in mesnevilerinden biri olan Şâh u Gedâ’nın Amasya II. Bayezid İl Halk Kütüphanesi 2067’de kayıtlı olan nüshasının farklı teknik kullanılarak yapılmış sayfa süslemeleri ile çağdaşı olduğu düşünülen bazı eserlerin süslemeleri arasında görülen benzerlikler bu çalışmanın çıkış noktası olmuştur. Şâh u Gedâ’nın natüralist üslûptaki çiçekleri dönemin süsleme modasını belirlemiş olan Karamemi üslûbunu akla getirmekle birlikte kalıpla boyama yoluyla elde edilmiş olmaları, dönemin teknikte seri arayışları olarak görülebilir. Bu arayışın nedenlerinden biri de 16. yüzyıl İstanbul’unun belirli semtlerinde oluşmuş olan kitap pazarlarına rağbet ederek bu pazarları canlı kılan yabancıların taleplerini karşılamadaki kaygılar olmalıdır. Bu durum 16. yüzyıldan itibaren İstanbul’dan Avrupa’ya taşınan ve benzer teknikle yapıldıkları düşünülen albümlerden de anlaşılır. Konusu İstanbul’da geçen bir aşk öyküsü olan Şâh u Gedâ’nın sayfa yüzeylerinde hafif renkler kullanılarak boyanmış çiçeklerine ve araya serpiştirilmiş hayvan figürlerine ilham kaynağı önerisi ise dönemin İstanbul’unun popüler mekânlarından olan çiçek bahçeleri ve buralarda yetiştirilen çiçeklerdir.

Anahtar kelimeler: Osmanlı, 16. yüzyıl, Şâh u Gedâ, Kitap sanatları, Natüralist üslûp.

A Different Practice in 16th Century Ottoman Book Arts: Flower Print Papers of Şâh u Gedâ Mathnawi

Abstract: The study originates from the similarities found in the page ornamentations, made with a different method, of copy of Şâh u Gedâ, one of the mathnawis of Taşlıcalı Yahya, a poet of 16th century registered in Amasya IInd Bayezid Provincial Public Library inventory no 2067 and the ornamentations in some works of arts thought to have been created within the same century. Şâh u Gedâ’s naturalist style flowers are reminiscent of the Karamemi style, the reference point for ornamentations of the era and are of a similar understanding and environment associated with the ornamentations included in Muhibbî Divanı (Topkapı Palace Museum Library: R.738 m.), dated 1565 and associated with Karamemi school. The fact that they are obtained through mould dressing method can be regarded as serial queries in technique. One of the reasons for this quest is the concerns in meeting the demands of foreigners crowding book markets emerging in certain localities of Istanbul of 16th century thus facilitating commercial activities in those markets. This can be seen in the albums thought to have been created with similar methods and having moved to Europe from Istanbul since 16th century. The inspiration for the flowers on the pages of Şâh u Gedâ, which is a love story taking place in Istanbul, originates from the flower gardens, a popular venue in Istanbul of the era, and the flowers raised there, the style is associated with flowers painted with mild colors and animal figures dispersed among them.

Keywords: Ottoman, 16th century, Şâh u Gedâ, Book arts, Naturalist style.

Savaş Maraşlı
DOI: 10.29224/insanveinsan.430001
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe

1333 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

İslamî Devrim Nedir?: 1979 İran Örneği

Mehmet Talha Paşaoğlu

Öz: İran Devrimi (1979) sosyal bilimler literatüründe “İslamî devrim” adıyla anılmaktadır. Bu çalışmada, İslamî devrim kavramı, İran Devrimi örneğiyle ilişkili olarak ele alınmaktadır. İlk olarak devrim nedir sorusu etrafındaki tartışmalara göz atılmış ve kavramın hem sosyal bilimler literatüründe hem de İslam kaynaklarında nasıl geçtiğine bakılmıştır. Bu tartışmalardan hareketle İslamî devrimin tarifi yapıldıktan sonra, İran Devrimi hem bir süreklilik hem de kopuş olarak anlamlandırılmıştır. İslamî Devrim, Allah’ın el-Adl isminin bir yansıması olarak adaletin er ya da geç tecelli edeceği inancına referans verirken, aynı zamanda modernite tecrübesinin etkisiyle halkın kendi hayatının öznesi olduğu düşüncesiyle iç içe yorumlanmıştır. 20. yüzyılın bu açıdan bakıldığında en özgün ani ve köklü değişim örneği olan İran Devrimi, silinmez bir iz bırakmıştır.

Anahtar kelimeler: Devrim, İran, İslamî devrim, İslam.

What is Islamic Revolution?: The Case of Iran (1979)

Abstract: Iranian Revolution (1979) is known within the literature of social sciences as the “Islamic Revolution”. In this study, Islamic Revolution will be discussed in relation to the example of Iranian Revolution. First, we will look at the discussions regarding the question of “what is revolution” and we will focus on the issue of how the concept is used both within the literature of social sciences and within Islamic sources. After making a definition of Islamic Revolution with reference to these discussions, Iranian Revolution will be analyzed both as continuity and as rupture. Islamic Revolution in this study refers to the faith that justice, soon or late, will become a fact as a reflection of Allah’s name, al-Adl. And from this perspective, Iranian Revolution, a unique example of the radical and rapid change in the 20th century, has left an indelible mark.

Keywords: Revolution, Iran, Islamic Revolution, Islam.

Mehmet Talha Paşaoğlu
DOI: 10.29224/insanveinsan.409392
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1104 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

J. S. Bach’ın Çello Süitlerine İlişkin Bir Literatür İncelemesi

Evin Erden Topoğlu

Öz: J. S. Bach’ın eserleri el yazması veya kopya durumunda olup bu eserlerin bir kısmı kaybolmuştur. Bu durum, bestecinin ne istediğinin tam olarak bilinememesine neden olmakta ve eserlerinin yorumlanmasını daha da zorlaştırmaktadır. J. S. Bach’ın Çello Süitlerinin günümüze kadar ulaşan dört kopya el yazması bulunmaktadır. Bu eserlere ilişkin günümüze kadar ulaşmış otograf olan tek kaynak ise 5. süitin lavta transkripsiyonudur. Bu süitlerin otograflarının kayıp olması nedeniyle, ne zaman ve ne sürede yazıldıkları ancak tahminlere dayanmaktadır. Hakkında sahip olunan bilgilerin kısıtlı olması bir taraftan eserlerin yorumlanması konusunda belirsizliklere yol açsa da diğer taraftan zengin bir yorumlama anlayışı fırsatı sunmuştur. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı barok dönem içerisinde ve günümüzde J. S. Bach’ın çello süitlerinin yerini irdeleyerek bu eserlere ilişkin literatürü incelemektir.

Anahtar kelimeler: J. S. Bach, Çello süitleri, El yazmaları.

A Literature Review of J. S. Bach’s Cello Suites

Abstract: The works of J. S. Bach are autographs or copies and some of them are lost. In this sense it is much more difficult for performers to know what the composer exactly wants. There are four manuscripts of J.S. Bach Cello Suites that has survived. The only source that has been reached to the present day is the autograph of the 5th suite’s lute transcription. Due to the missing autographs of these suites, when and for how long they were written is based on estimates. Limited and mysterious knowledge of these works cause uncertainty about the interpretation, but on the other hand, it offered a substantial sense of interpretation. In this sense, the aim of this study is to examine the literature about the role of the J. S. Bach cello suites in the Baroque period and in the present.

Keywords: J. S. Bach, Cello suites, Manuscripts.

Evin Erden Topoğlu
DOI: 10.29224/insanveinsan.491111
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

1031 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Terörle Mücadele Kanunu’na Göre Mutlak ve Nispi Terör Suçları

Faruk Y. Turinay

Öz: Terör kavramı gerek ulusal gerekse uluslararası bağlamda tanımlanması güç bir kavram olarak bilinmektedir. Aynı zorluk, terör örgütü, terör amaçlı örgütlenme suçu teşkil eden fiiller ve terör suçlarının kanuni tanımları hususunda da mevcuttur. Bu çalışmada terör suçu kavramı, mutlak terör suçu ve nispi terör suçu Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde ele alınmaktadır. Çalışmanın birinci bölümü, terör suçu kavramı ile mutlak terör suçu ve nispi terör suçu arasındaki farklara yönelik genel bir yaklaşıma yer vermektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde Türk Ceza Kanunu’ndaki mutlak terör suçları – Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, askerî tesisleri tahrip ve düşman askerî hareketleri yararına anlaşma, anayasayı ihlal, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silâhlı isyan, silahlı örgüt, silah sağlama, yabancı hizmetine askere yazma, yazılma ve Cumhurbaşkanına suikast- Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde değerlendirilmektedir. Nispi terör suçlarının kavramsal ve hukuki çerçevesi ise son bölümün konusunu oluşturmaktadır.

Anahtar kelimeler: Mutlak terör suçları, Nispi terör suçları, Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu.

The Absolute and Relative Crimes of Terrorism according to the Turkish Counter Terrorism Law

Abstract: The phenomenon of terrorism is known as a concept which is hardly defined in the national and international contexts. We come across with this difficulty in defining by laws the terrorist association, the acts which create the crime of terrorist association and the crimes of terrorism. In this study, the concept of the crime of terrorism as defined in the framework of Turkish Counter Terrorism Law is mentioned as the absolute crimes of terrorism and the relative crimes of terrorism. The first part of this study deals with the concept of the crime of terrorism and a general approach to the differences between the absolute crimes of terrorism and the relative crimes of terrorism. In the second part of this study, the absolute crimes of terrorism in the Turkish Penal Code – Disrupting the Unity and Integrity of the State, Destruction of Military Facilities and Conspiracy which Benefits Enemy Military Movements, Violation of the Constitution, Offences against the Legislative Body, Offences against the Government, Armed Revolt against the Government of Turkish Republic, Armed Organisation, Supplying Arms, Enlistment of Soldiers in Foreign Service, Assasionation of the President and the crime of terrorist organization- are examined according to the Turkish Counter Terrorism Law. The conceptual and legal framework of the relative crimes of terrorism is mentioned in the last part of the study.

Keywords: Absolute crimes of terrorism, The relative crimes of terrorism, Turkish Counter Terrorism Law, Turkish Penal Code.

Faruk Y. Turinay
DOI: 10.29224/insanveinsan.450796
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

996 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Gelişmiş Batı Demokrasilerinde Sivil-Asker İlişkilerine Dair Farklı Çözümler

Mutlu Yıldırım

Öz: Demokrasi, siyasal katılım, özgürlük, insan hakları, eşitlik gibi temel evrensel değerlere dayanan, bugünün çoğunluğunun yarının azınlığına dönüşebileceği, azınlığın haklarının çoğunluk hakları kadar tanındığı bir yönetim biçimidir. Bugün siyasi yelpazenin farklı kesitlerini temsil etmesine rağmen, demokratik olduğunu iddia etmeyen bir rejim bulmak oldukça güçtür. Ancak o kadar geniş bir alanı etkisi altına almasına rağmen demokrasi üzerinde yapılan tartışmalar nihayete ermemiş, ortak kabul gören bir demokrasi modeli benimsenmemiştir. Ülkelerin farklı sivil-asker ilişkileri tecrübeleri ile toplumsal yapıları birbirinden farklı demokratik sistemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ancak en son kertede özellikle gelişmiş Batı ülkelerin evrensel demokratik ilkelerin kabul gördüğü bir sisteme evrilmesine, sivil-asker ilişkilerinde katetmiş oldukları mesafe ve sahip oldukları siyasi kültür katkı sağlamıştır. Bu çalışma, gelişmiş Batı ülkelerin farklı sivil-asker ilişkileri tecrübelerine ışık tutarak ortak, pekişmiş bir demokrasi kültürüne sahip olduklarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Anahtar kelimeler: Siyaset, Demokrasi, Batı ülkeleri, Sivil, Asker.

Different Solutions for Civil-Military Relations in Advanced Western Democracies

Abstract: Democracy is a form of government based on basic universal values such as political participation, freedom, human rights, equality, where the today’s majority can turn into the future’s minority, as well as the majority rights of minority rights. Although today it does not represent the different sections of the political faction, it is very difficult to find a regime that does not claim to be democratic. Despite the fact that such a large area has been influenced, however, the debate on democracy has not been adopted as a model of democracy that has not been finalized. The experiences of the different civil-military relations of the countries and the social structures led to the emergence of different democratic systems. But at the last point, especially in the case of developed Western countries evolving into a system of universal democratic principles accepted, the distance they have gained in civil-military relations and the political culture they have contributed. This study aims to show that developed Western countries have a common, reinforced democracy culture by shedding light on the experiences of different civil-military relations.

Keywords: Politics, Democracy, Western countries, Civil, Military.

Mutlu Yıldırım
DOI: 10.29224/insanveinsan.427719
Yıl 6, Sayı 20, Bahar 2019


Tam metin / Full text
(Türkçe)

981 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.