Kentteki Yabancıların Sosyal Medya Aracılığıyla Bir Araya Gelişi: “Muğla İtiraf” adlı Facebook Sayfası Üzerine Bir Örnek Olay Analizi

Özet: Günümüzün en yaygın iletişim kanallarından biri olan sosyal medya, her gün milyonlarca insanı bir araya getirmektedir. Sosyal medya aracılığıyla, bir araya gelen “yabancılar”, yabancı kalarak (kimliğini deşifre etmeden) birbirlerine “ne”yi (hangi mesajı) iletir? Sosyal medya kullanımının insani ilişkiler üzerinde ne gibi bir etkisi var? Bu soruların yanıtını arayan çalışmanın, aynı zamanda sosyal medya çalışmalarına katkı sağlama amacı da bulunmaktadır. Bu bağlamda çalışma için seçilen örneklem, facebook sitesinde yer alarak 2013 yılından günümüze dek aktif olarak kullanılan ve 3 Kasım 2014’te 15.094 takipçisi bulunan “Muğla İtiraf” isimli sayfadır. Çalışmada, belirtilen tarihler arasında, sayfada paylaşılan gönderiler incelenmiş ve paylaşım yoğunluklarına göre kategorileştirilmiştir. Buna göre en yoğun paylaşımlar, şikayet, beklenti ve deşifre odaklı olmuştur. Çalışmanın teorik çerçevesini ise Zygmunt Baumann’ın insani ilişkiler yaklaşımı ve Huizinga’nın oyun teorisi oluşturmuştur.

Anahtar kelimeler: İtiraf, Sosyal Medya, Sahte Karşılaşma, Facebook, Oyun Teorisi.

Strangers in the City Coming Together through Social Media: A Case Study Analysis on “Muğla Confession” Facebook Page

Abstract: Social media, one of the most widespread communication channels of today, brings together millions of people every day. What (which message) do the strangers who come together through social media convey to each other by remaining stranger (without revealing their identity)? What kind of impacts do social media usage have on people’s lives? The study seeks answers to this question and it aims to make contribution to social media studies. In this context the sample chosen for the study is the “Muğla Confessions” page which is active since 2013 on Facebook site and has 15.094 followers on the 3rd of November, 2014. In the paper the messages shared on the page between the given dates has been examined and categorised according to their sharing traffic. Accordingly the most frequent sharings are complaints, expectation and decipher. Theoretical framework of the study is provided by Zygmunt Baumann’s humane relations theory and Huizinga’s game theory.

Keywords: Confession, Social media, Fake encounter, Facebook, Game theory.

Basın ve Basın Dışı Kuruluşların Görüş ve Eleştirileri Işığında Yeni Basın Kanunu

Özet: Amacı basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemek olan 5187 sayılı yeni Basın Kanunu TBMM genel kurulunda görüşülüp, 9 Haziran 2004 tarihinde kabul edilmiştir. Bu makalede basın ve basın dışındaki örgüt ve kuruluşların görüş ve eleştirileri ışığında yeni Basın Kanunu irdelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Basın Kanunu, Basın Özgürlüğü, Basın Kuruluşları, Türkiye.

An Evaluation of Recent Press Law in the Light of the Views and Criticisms of the Press and Other Professional Organizations

Abstract: The new Press Law no. 5187 which aimed at regulating freedom of press and its employment was discussed and adopted in the general board of TGNA on 9th June,2004. In this article the new Press Law has been examined in line with the views and criticisms of press as well as non-press organisations.

Keywords: Press Law, Freedom of press, Press organizations, Turkey.

Fabrika Çalışanlarının İş Memnuniyetini Etkileyen Etmenler

Özet: Bu çalışmanın amacı Kocaeli-İzmit merkez atık geri dönüşüm fabrikalarında çalışanların iş doyumunun Minesota Doyum Ölçeği ile ölçülerek yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, toplam gelir, kıdem, çalışma saati, yöneticilik, iş seçimi, işe uygunluk, işe bağlılık, gece nöbeti, yöneticilik ve kişisel ihtiyaçların karşılanmasını içeren demografik değişkenlerle ne kadar yordandığını incelemektir. Çalışmaya, İzmit ilinde 2013 yılında kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle seçilmiş 150 işçi katılmıştır, ancak veri toplama araçları 67 kişiden geri alınabilmiştir. Katılımcılara, Demokratik Bilgi Toplama Formu ve Minnesota İş Doyum Ölçeği uygulanmış, verilerin analizi için frekans dağılımı ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır.
Yapılan analizler sonucunda, örnekleme girenlerin yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, toplam gelir, kıdem, çalışma saati ve yöneticilik boyutlarına ve bu boyutların genel ortalamasına göre anlamlı fark bulunamamış (P > 0,05) ancak statü, iş seçimi, iş uygunluğu, işe bağlılık, gece nöbeti, kişisel ihtiyaçların karşılanması boyutlarının genel ortalamasına göre anlamlı fark bulunmuştur (P < 0,05). Buna göre iş doyumu; işini koşullar gereği değil de kendi isteği ile seçenlerde, işinin kendisine uygun olduğunu, işine bağlı olduğunu düşünen ve gece nöbeti olmayan personelde daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca yemek ve giyim gibi kişisel ihtiyaçları işyeri tarafından karşılanan personelin iş doyumu, karşılanmayanlara göre yüksektir. Statü değişkeninde ise, idari işlerde çalışan personelin (X=3,14) iş doyumları, idare ve teknik elemandan (X=3,99) daha düşük bulunmuştur. Yine yapılan Dunnett’s C testine göre işçiler (X=3,39) ile idari elemanların (X=3,14) iş doyumu, idari ve teknik personelden (X=3,99) daha düşük bulunmuştur.

Anahtar kelimeler: İş doyumu, İşçiler, Fabrikalar.

Factors Affecting Job Satisfaction of Factory Workers

Abstract: The purpose of this study is to measure work satisfaction of workers employed at waste recycling factories in Kocaeli-Izmit center by Minnesota Satisfaction Scale and to examine the extent to which it is predicted with demographic variables including age, gender, marital status, level of education, total income, rank, working hours, managership, selection of job, suitability for work, commitment to work, night duties, managership and meeting of personal needs. The study was attended by 150 workers chosen with easy access sampling method in Izmit province in 2013, but data collection tools were returned by 67 workers. Democratic information gathering form and Minnesota job satisfaction scale was applied to the participants and frequency distribution and unilateral variance analysis was applied for analysing the data.
As a result of the conducted analysis, significant difference was not found (P > 0,05) as per the dimensions of age, gender, marital status, education level, total income, rank, working hours and managership of those in the sample but significant difference was found (P < 0,05) as per status, job selection, suitability for work, commitment to work, night duties, meeting personal needs. Accordingly, job satisfaction of those employees who choose their job not based on conditions but with their free will, who think that the job is suitable for them, those who think that they are committed o their job and those who have no night duties is found to be higher. In addition, the job satisfaction of personnel whose personal needs such as catering and clothing are met by the workplace is found to be higher compared to the otherwise. As regards statute variable, job satisfaction of workers employed at administrative works (X=3,14) is found to be lower than administrative and technical employees (X=3,99). According to the Dunnett’s C test, the job satisfaction of workers (X=3,39) and administrative staff X=3,14) is found to be lower than administrative and technical personnel (X=3,99 ).

Keywords: Job satisfaction, Workers, Factories.

Cumhuriyet Tarihi Üzerine Kısa Bir Dönemlendirme Denemesi

Özet: Türkiye Cumhuriyeti tarihi, bir asra yaklaşan geçmişiyle oldukça keskin dönüşümlerin gözlendiği bir süreci ifade ediyor. Bu dönüşümlerin içeride ve dışarıdaki hangi değişimler ekseninde meydana geldiği konusunda, nesnel araştırmaların yapıldığı bilinmekle birlikte; son tahlilde, cumhuriyet tarihinde olan bitenleri ileri-geri; devrimci-karşı devrimci şeklindeki öznel değerlendirmelerin belirlediği de söylenebilir. Geçmişte, nelerin olup bittiğine dair çoğu anlatımın, örtülü de olsa bu zaafla malul olduğu söylenebilir; bu çerçevede, tarihin bilimden ziyade, ideoloji olduğuna ilişkin tezler üzerinde düşünmek gerekiyor. Tarihin bilim olduğu kabul edilse bile, güçlünün kaleminden okunduğu, bu nedenle bilimlerin en Darwinist’i olduğu tezi, ihmal edilebilir gibi gözükmüyor. Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ana hatları üzerinden kuşbakışı bir gözlem deneniyor; ek okumalar öneriliyor. Son doksan beş yılda nelerin olup, nelerin bittiğine ilişkin kimi zaman alternatif bir perspektiften bakılmaya çalışılıyor.

Anahtar kelimeler: Cumhuriyet, Tarih, Dönemlendirme.

A Short Essay on Periodization of History of Republic

Abstract: History of the Turkish Republic expresses a period with considerably sharp transformations with its past which almost reaches one century. It is known that objective studies have been made on the axises on which these transformations took place at home and abroad; nevertheless, in the last analysis, it can be claimed that the occurrences in republican history are determined by subjective evaluations such as forward-backward, revolutionary-counter revolutionary etc. It can be said that most narrations as to what happened in the past suffer from this weakness albeit implicitly; within this framework, the thesis that history is more an ideology than a science should be contemplated. Even if it is accepted that history is science, it is hardly negligible that it is read from the pen of the mighty, for which reason it is the most Darwinist of all sciences. In this paper an attempt is made to provide and overview of republican history through its main lines; and additional reading is recommended. This is an attempt to sometimes see through an alternative perspective what happened in the last ninety five years.

Keywords: Republic, History, Periodization.

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi

Birleşmiş 1 Mart 1980 tarihinde imzaya açılan ve 3 Eylül 1981 tarihinde yürürlüğe giren “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi TBMM tarafından 11.06.1985 tarih ve 3232 sayılı Kanunla uygun bulunmuş, Bakanlar Kurulunca 24.07.1985 tarihinde 85/9722 sayılı kararla onaylanmış ve 14 Ekim 1985 tarih ve 18898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Başlangıç
Bu Sözleşmeye Taraf Devletler,
Birleşmiş Milletler Şartı’nın temel insan haklarına, insanlık onuru ve insanın değeri ile erkeklerin ve kadınların haklar bakımından eşitliğine olan inancını yeniden teyit ettiğini kaydederek,
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin ayrımcılığın kabul edilemezliği prensibini teyit ettiğini ve bütün insanların onurları ve hakları bakımından eşit ve özgür doğduklarını ve herkesin cinsiyete dayanan ayrım da dahil, bu Bildiri’de yer alan hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmaksızın haklara ve özgürlüklere sahip olduklarını ilan etmiş olmasını kaydederek,
İnsan Haklarına dair Uluslararası Sözleşmelere Taraf olan Devletlerin, erkeklere ve kadınlara ekonomik, sosyal, kültürel, kişisel ve siyasal haklardan yararlanmaları konusunda eşit haklar sağlama yükümlülüğü altında bulunduğunu kaydederek,
Birleşmiş Milletler ve onun uzman kuruluşlarının gözetiminde meydana getirilen uluslararası Sözleşmelerin erkekler ve kadınlar arasında hak eşitliği sağlamaya çalıştığını dikkate alarak,
Birleşmiş Milletler ve onun uzman kuruluşları tarafından kabul edilen kararların, bildirilerin ve tavsiye kararlarının erkekler ve kadınlar arasında hak eşitliği sağlamaya çalıştığını kaydederek,
Ancak bu gibi çeşitli belgelere rağmen, kadınlara karşı ayrımcılığın yaygın bir şekilde devam etmesinden kaygı duyarak,
Kadınlara karşı ayrımcılığın hak eşitliği ve insanlık onuruna saygı prensiplerini ihlal etmesinin, kadınların erkeklerle eşit bir biçimde ülkenin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamına katılmalarına bir engel oluşturduğunu, toplumun ve ailenin refah düzeyinin artmasına mani olduğunu ve ülkelerinin ve insanlığın hizmetinde bulunan kadınların yeteneklerini tam olarak geliştirmelerini daha da güçleştirdiğini akılda tutarak,
Yoksulluk içinde bulunan kadınların yiyecek, sağlık, eğitim, öğretim ve iş imkanları ile diğer ihtiyaçlarını karşılamada yeterli imkanı bulamamalarından kaygı duyarak,
Hakkaniyet ve adalet esaslarına dayanan yeni uluslararası ekonomik düzenin, erkekler ile kadınlar arasında eşitliğin sağlanmasına doğru önemli ölçüde katkıda bulunacağına inanarak,
Apartheid’in, her türlü ırkçılığın, ırkçı ayrımcılığının, koloniciliğin, yeni koloniciliğin, saldırganlığın, yabancı işgalinin, bir Devlet üzerinde egemenlik kurmanın ve iç işlerine karışmanın ortadan kaldırılmasının, erkeklerin ve kadınların haklardan tam olarak yararlanmaları için esas olduğunu vurgulayarak,
Uluslararası barış ve güvenliğin güçlendirilmesinin, uluslararası gerilimin giderilmesinin, sosyal ve ekonomik sistemleri ne olursa olsun bütün Devletler arasında karşılıklı işbirliği yapılmasının, genel ve tam bir silahsızlanmaya gidilmesinin, özellikle sıkı ve etkili bir uluslararası kontrol altında nükleer silahsızlanmanın, ülkeler arasında adalet, eşitlik ve karşılıklı menfaat prensiplerinin kabul edilmesinin ve yabancı ve koloni hakimiyeti ve yabancı işgali altındaki halkların self-determinasyon ve bağımsızlık haklarını tanımakla beraber ulusal egemenliğe ve ülke bütünlüğüne saygı göstermenin, toplumsal ilerlemeyi ve gelişmeyi sağlayıp bunun sonucu olarak erkekler ile kadınlar arasında tam bir eşitliğe ulaşılmasına katkıda bulunacağını teyit ederek,
Bir ülkenin bütünüyle gelişmesi, yeryüzündeki refahın artması ve özgürlüğün gerçekleşmesi için, her alanda kadınların erkeklerle aynı şartlar altında eşit bir biçimde katılmaları gerektiğinin farkında olarak,
Ailenin ve toplumun gelişmesine kadının büyük katkısının henüz tam olarak kabul edilmemiş olduğunu, anneliğin toplumsal bakımdan önemi ile her iki eşin aile içindeki ve çocuğun yetiştirilmesindeki rolünü akılda tutarak, ve kadının doğurganlıktaki rolünün ayrımcılık için bir temel sayılamayacağının ve fakat çocuğun yetiştirilmesinde kadın ve erkek ile toplumun bir bütün olarak sorumluluğu paylaşmalarını gerektirdiğinin farkında olarak,
Erkekler ile kadınlar arasında tam bir eşitliğin gerçekleşmesi için erkekler ile birlikte kadınların da toplum ve aile içindeki geleneksel rollerinin değişmesine ihtiyaç bulunduğundan,
Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesi Hakkındaki Bildiri’de yer verilen prensiplerin uygulanmasına ve bu amaçla her türlü ayrımcılığın ve görünümlerinin tasfiye edilmesi için gerekli her türlü tedbiri almaya karar vererek,
Aşağıdaki konularda anlaşmışlardır:

Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women

Adopted and opened for signature, ratification and accession by General Assembly resolution 34/180 of 18 December 1979 entry into force 3 September 1981, in accordance with article 27/1.

Preamble
The States Parties to the present Convention,
Noting that the Charter of the United Nations reaffirms faith in fundamental human rights, in the dignity and worth of the human person and in the equal rights of men and women,
Noting that the Universal Declaration of Human Rights affirms the principle of the inadmissibility of discrimination and proclaims that all human beings are born free and equal in dignity and rights and that everyone is entitled to all the rights and freedoms set forth therein, without distinction of any kind, including distinction based on sex,
Noting that the States Parties to the International Covenants on Human Rights have the obligation to ensure the equal rights of men and women to enjoy all economic, social, cultural, civil and political rights,
Considering the international conventions concluded under the auspices of the United Nations and the specialized agencies promoting equality of rights of men and women,
Noting also the resolutions, declarations and recommendations adopted by the United Nations and the specialized agencies promoting equality of rights of men and women,
Concerned, however, that despite these various instruments extensive discrimination against women continues to exist,
Recalling that discrimination against women violates the principles of equality of rights and respect for human dignity, is an obstacle to the participation of women, on equal terms with men, in the political, social, economic and cultural life of their countries, hampers the growth of the prosperity of society and the family and makes more difficult the full development of the potentialities of women in the service of their countries and of humanity,
Concerned that in situations of poverty women have the least access to food, health, education, training and opportunities for employment and other needs,
Convinced that the establishment of the new international economic order based on equity and justice will contribute significantly towards the promotion of equality between men and women,
Emphasizing that the eradication of apartheid, all forms of racism, racial discrimination, colonialism, neo-colonialism, aggression, foreign occupation and domination and interference in the internal affairs of States is essential to the full enjoyment of the rights of men and women,
Affirming that the strengthening of international peace and security, the relaxation of international tension, mutual co-operation among all States irrespective of their social and economic systems, general and complete disarmament, in particular nuclear disarmament under strict and effective international control, the affirmation of the principles of justice, equality and mutual benefit in relations among countries and the realization of the right of peoples under alien and colonial domination and foreign occupation to self-determination and independence, as well as respect for national sovereignty and territorial integrity, will promote social progress and development and as a consequence will contribute to the attainment of full equality between men and women,
Convinced that the full and complete development of a country, the welfare of the world and the cause of peace require the maximum participation of women on equal terms with men in all fields,
Bearing in mind the great contribution of women to the welfare of the family and to the development of society, so far not fully recognized, the social significance of maternity and the role of both parents in the family and in the upbringing of children, and aware that the role of women in procreation should not be a basis for discrimination but that the upbringing of children requires a sharing of responsibility between men and women and society as a whole,
Aware that a change in the traditional role of men as well as the role of women in society and in the family is needed to achieve full equality between men and women,
Determined to implement the principles set forth in the Declaration on the Elimination of Discrimination against Women and, for that purpose, to adopt the measures required for the elimination of such discrimination in all its forms and manifestations,
Have agreed on the following: